Peygamber Duasi – Peygamber Niyazı

Peygamber Duasi – Peygamber Niyazı

(Kar©glanin 25 Ekim 2016 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلاَّ كَمَا أَمِنتُكُمْ عَلَى أَخِيهِ مِن قَبْلُ فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ

Kâle hel âmenukum aleyhi illâ kemâ emintukum alâ ahîhi min kabl(kablu), fallâhu hayrun hâfizâ(hâfizen) ve huve erhamur râhimîn.


Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yusufun tabir ettigi rüyadaki gibi, bölgelerinde kitlik olunca, Yakubun ogullari, yusufun sultan oldugu beldeye gittiler ki, sultan olan yusufdan, biraz yemelik bugday alabilsinler, ve orda yusuf onlari tanidi, ve babasini getirmleri için, Allah in ona ögrettigi yasal hile ile, bugday ölcegi kilesini, onlarin cuvalina saklica koydu, ve sonra kile kayip dedi ve arattirdi, ve onlarin cuvalinda cikinca o kile, dedi siz hirsizsiniz , misir kanununa göre onlardan birini rehin aldi, ve velilerini getirmelerini emreti, hayir hirsiz degiliz falan deselerde kendi ayni anasindan olma Bünyamini alakoydu, ve dedi hadi gidin babanizi getirin, yoksa size kardeşinizi geri vermem dedi , bu ahval üzre, babalarina Bünyaminsiz geri dönen kardeşler, durumu Hz Yakuba anlatinca, O dediki ayetin meali burada başliyor “Yakub dedi: diger kardeşiniz ( Yusufu) size emanet ederken kandigim gibi, yine nasilda kanmişimda, kardeşiniz (Bünyamini de) size emanet etmişim, amma Allah koruyucularin en hayirlisidir, ve hemde merhamet edenlerinde en merhametlisidir o.”

Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 64. ayet
—oOo—

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Eşya da uğursuzluk yoktur, Safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur.”

( Hadis-i Şerif , Müslim, Selâm, 102)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular

“İslâm’da uğursuz sayma, kötüye yorma yoktur; en iyisi iyiye yorma dır (iyiye yorma vardir).”

( Hadis-i Şerif , Buharî, Tıb, 54)

Safer ayı, cahiliye Arapları tarafından uğursuz ay olarak tanınıyor ve bu ayda umre yapmak büyük günahlardan sayılıyordu. Resûlullah (asm) ise

“Umre her zaman helâldir!”

(Buhari, Hac, H. No:777)

buyurarak bu aya atfedilen uğursuzluk inancını kırmıştı.

“Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd”
“Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd”

Yolculugumuza başliyoruz :

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Sizden biriniz hoşuna giden bir rüya görünce, o Allah Teâlâ’dandır. Bu sebeple Allah’a hamdetsin ve o rüyasını sevdiğine anlatsın.
Hoşlanmadığı bir rüya görürse o şeytandandır. Onun şerrinden Allah’a sığınsın ve onu hiç kimseye söylemesin. O zaman o rüya kendisine zarar vermez.”

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Ta’bîr 3,46; Müslim, Rü’yâ 3)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular

“Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya görünce, sol tarafına üç defa tükürsün; şeytanın şerrinden de üç defa Allah’a sığınsın; yattığı tarafından da öbür yanına dönsün”

( Hadis-i Şerif , Müslim, Rü’yâ 5)

yani muhammed ,bu hadislerde gösterdigi gibi, kötü enerjiyi üstümüze cekmemiz için, öyle islamda ugursuzluk yokdur demişdir. cünkü insanin sözü duygulari hepsi bir frekans oluşturuyor, ve öyle olunca japon bilim adaminin su deneyinde oldugu gibi, kötü şeyleri dile getirince, kötü enerjiyi üstümüze cekmiş oluruz diye, onlari bundan sakindirmak için, işde islam iyi düşünmekdir manasinda söz söylemiş, fakat her ne kadar o öyle desede, aynen bir kamyoncu, eger mal taşiyor ise, o kamyona bir müşteri elma armut gibi faydali şeyler yükleyebilcegi gibi, bir adamda terörisritlere gidecek olan silahlari yükleyebilir, yahut insanlari zehirleyecek olan esrar e r o i n kacirabilir degilmi, öyle olunca kamyon sadece vasitadir. ona iyi şeyler yüklersen iyi şeyler taşir, yerine götürür, kötü şeyler yüklersen kötü şeyleri taşir. ve öyle olunca eger insanlarin kader diye bir durumu varsa, o kimseye gelcek olan iyi kader berat gecesi yazildigi, gibi kötü talih dedigmiz durumlarda yazilir, ve onun başina gelcek nimetler yazildigi gibi, bela musibet hastalik gibi kötü durumlarda vardir, öyle olunca o yazilan kaderin inna enzelnahude gecen, onu indirdik ayeti ile, gezen yürüyen kuran muhamed ise, ve o kuran kadir gecesinde indi ise, o zaman onun yaşayacagi bütün hadisatlar, yani kader cizgisi olan kuran yazilimi kadir gecsei iniyorsa, sonra zaman zamanda o kaderin tahakkuk ecdecegi fiziki sebeblerde semadan iner. öyle olunca, safer ayina bazi alimler demişki, bela ayi, cünkü muhammed o ayda ölüm hastaligina hummaya tutuldu demişler . ve ve bu ay senenin ikinci ayi, ve miladi aya gelen tarafi şubat ayi oluyor. ve miladi takvimde, o ay dört senede bir 29 ceker. yani öyle olunca dünyaya bazi insanlarin yazilimi kitabi, yani şubat 29 da dogacaklar, ancak her dört senede bir iniyor. yani muhammedin yazilimi kuran ise, bunlarin da bir kitabi ve kader yazilimi var, ve onlarin kitabi(kaderi) işde bu sefer ayinda iniyor. ve ve bunlar Ty. gibi zeykirlilerde olabiliyor, ve hitler gibi sapik da de olabiliyor. Adolf Hitler den elli tane yok, firavundan elli tane yok, yezidden elli tane yok, bir yezid demek, dört senede bir olduguna göre 4X365 =1460 eder, ve öyle olunca dünyada bunlarin orani, 1460 da bir demek olur. onlarda iyilerde cikabilir, hüsame gibi kilici boyundan uzun asker, yahutta böyle sapik zalimlerde cikabilir, ve bu kadar ileri giden, yani ay 28 cekmesine ragmen, yani kilicin kini 28 iken, bu kilic kinindan taşan kilic demek olur, öyle olunca, zeykirli zeykirli uzun deliler, lapidak ahmaklar olabilir. işde tehlikeli insanlar yani. ve fakat yinede bu bizim yorumumuzdur, kimseyi bu baglamaz, kabul edebilirsinizde, etmeyebilirsinizde, ve öyle olunca, yani safer ayinda tehlikeli insanlar zeykirliler de inebiliyor demek our, uzun deliler yani, yani ay 31 olsaydi 32 cekcekdi, hani dogum günü belli olmayanlara dogum tarihi olarak 13. ayin biri derlerya nüfusda. yani işde sinir tanimayanlar. lan dangil sinir 28 gün, nereye bunu delipde gecdin dersek, demeyiz amma, Allahin bir bildigi vardir diyoruz. ve öyle olunca o alimlerin dedigi safer ugursuzdur olabilir, amma yine muhamedden özür dilerim, bu sadece insanlar bu ihtimalide göze alsinlar diye sadece. düşman bilinirse, ona göre tedbir alinir, düşmani bilmezsen dost diye gelir, senin gelinin olur, işde ey muhammed sonrada senin torunun Hasan i şehid eder. işde yine ömeri şehid eder, müslümanin diye gelir, icimize girer ve ne naneleer yapar. ve ty. gibi türkiyeyi ve dünyayi savaşa sokupda, birda müslümanlik taslar, müslüman haksiz yere cana kiymazken, bu savaşda nesi, yine sinir tanimaz dangillarin sebebiyle işde busavaş da.

Japon bilimadamı Masaru Emoto İslam üzerine bir araştırma yaptı. Kuran okunurken Su moleküllerin en doğru dizilime kavuştuğunu gördü!

insan vücudunun yüzde 70’inin sudan oluştuğundan yola çıkarak Unutmayalım ki; insan bedeninin %85’i sudur. Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız. Şeklimizi, sağlığımızı ve hayatımızı biz oluştururuz. Yaşam muhteşem bir enerjisel danstır, frekansların uyumu, birleşmesi, çatışması, aşağı-yukarı, sağa-sola, zıt yönlere dalgalanmasının dansı.Yaratıcı Japon bilim adamı Emotonun çalışmasında somut kanıtlarla insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncesinin, kelimelerin, fikir ve müziğin, hatta son yaptığı çalışmalarda suya oynatılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı dolu trilyonlarca odacıktan oluşur.
Yaşamımızın kalitesi sıvımızın kalitesi ile direk bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Fakat değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şekli de değişir.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn.

Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.

Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 82. ayett

Ve Quantum fizigi, bu gün sözün gücünü anlamiş oldu, bunu anlayan, ol deyince oloverir, ne demekde anlayabilir ve kafirler frekans ile cok şeyin degiştirilebildigini farketti.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي يَفْقَهُوا قَوْلِي رَّبِّ زِدْنِي عِلْماً وَ فَهما و الحقني بالصالحين

Rabbişrah lî sadrî Ve yessir lî emrî Vahlul ukdeten min lisânî Yefkahû kavlî Rabbi zidni ilmen ve fehmen velhıkni bissalihin.

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

“Ey rabbim. Göğsümü aç, genişlet. İşimi kolaylaştır. Dilimde bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni, Rabbim, ilmimi, anlayışımı artır, beni salihler (iyi insanlar) arasına kat! ”

Sadakallahul Aziym Taha süresi 25-28. ayetler ve 114. ayettten pasaj ve YUSUF-101 ayetten pasaj

Tefsiren Meal:
Rabbim göğsümü aç ve içimi dışıma çıkar ümmetimi dışarı çıkar ve emre itati kolay eyle ve emre itaati ihlal edenleri sıkıca bağla taaki bu sözümün tam manasiyla anlaşıldığı güne kadar yani “min lisânî Yefkahû kavlî” sözün gücünün anlaşıldığı güne kadar ahir zamana kadar mehdi ve isa zamanina kadar onlari bağlı tut
Rabbim zidni gününde akılın arttığı bereketin kalktığı günde onlari salihlerin arasina karıştır ki hak ile batıl anlaşılabilir olsun ak ile kara o gece vaktinde seçilebilecek bir ışıkk olsun yani gece ışığını bize nur olarak ver yani Rabbin kelimelerinin gücü yani kuranin ve tevratin gücü hissedilsin ki hak gelsin batıl zail olsun.

bu ayette diyorki musa sözün gücünün anlaşildigi güne kadar diyor, ve japon bilim adami sözün gücünü anlamiş, ve dünyayada su deneyi ile anlatmişmi? anlatmiş, hangi zaman bu, muhammed zamani degil, hz Ali zamani degil, bugün bugün, yani o gün işde, mehdinin zamanin sahibi oldugu günler, ve sözün gücü anlaşilmiş oldu şimdi. ve onlari salihlerin arasina kat kariştir diyor, ve yukardaki ayet her ne kadar kuranda farkli sure ve ayetlerde geciyor gibi olsada, o bütündür, onun asli aynen bu bütün oldugu hali gibidir, ve tek iki ayettir tamami. ve öyle olunca onun ümmetini icimize karişdirmiş bugün rabbimiz ve

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Sizler Yahûdîlerle muhakkak savaşacaksınız! Harp o kadar şiddetli olacaktır ki, hattâ taş: ‘Ey Müslüman! Şu arkamdaki bir Yahûdî’dir! Gel de onu öldür!’ diyecektir.”

( Hadis-i Şerif , Müslim, Fiten, 80)

bu hadisi uydurma diyenler, cünkü isayi carmiha gerenler yahudiler oldugu için, onlar, yani hiristiyanlar, yahudiye düşman, o yüzden bizide düşman etmek için, bu hadisi uydurdular diyenler olcakdir.

Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu:

“Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)

ve ingilizce gargat agaci veya muhamedin degi yahudi agaci demek “Judasbaum ‘Ruby Falls'” Cercis canadensis ‘Ruby Falls’ diye geciyor, öyle olunca google de aratinca bu alttaki linkteki agac cikiyor

Juda yahudi demekdir, ve bu agac ergin olunca, yapraklari koyu bordo kirmizi renk aliyor, yine ayni agacin türlerini üretmiş kafir, ve idared denilen elmadada ayni özelllik gösteriyor, halbuki elma amma onunda yapraklari sonbaharda bordo kirmizi oluyor, cünkü yahudi agacina aşilamişlar, yine erik ceşitleri var, ve ida red deki “ida” yine “juda” anin kisaltilmişi, yani yahudi demek ida veya “juda red” yani yahudi kirmizisi demekdir.

Çivit nedir?

Mavi renkli bitkisel bir toz boyadır. Çamaşırların sarılığını gidermek için,

çamaşırın son suyuna konur. Çin, Yemen ve -Hindistan’da yetişen çivitotu

bitkisinden çıkartılır. Kırmızı, sarı ve yeşil olanları da vardır.

Bugün çivit, sanayide sentez yoluyla üretilir. Çivitin yapayi bromdan üretilir ve bromlu

türevleri de boyarmadde olarak kullanılır. İki bromlu çivit erguvan kırmızısı,

dört bromlu çivit (mavi ciba) mavi boya olarak kullanılır.

Brom Nedir?

Antoine Balard tarafından 1826 yılında keşfedilen halojen ametal.Yunanca dışkı

gibi koku anlamındaki bromosdan gelmiştir.

BEYAZ COLA CIKDI içdinizmi?

Kafir “CocaCola” yi çivtlemi beyazlatiyor?

COCACola “Katran Suyumu” Kuranda “Cehennem Suyu” geciyor buyüzdenmi insanlara iciriyor?

CocaColay i beyazlatipda cehennem suyu katran suynu, normal su diyemi satiyorlar?

(:::) Gibi “KARA” YI “AK” diye Satanlar bunlarmi ayni örgütmü?

Brom nedir Yapay civit neden üretilir Bromdanmi üretilir?

Brom yahudi agaci (GARGAT) yapraginin suyumu ?

Trabzon spor neden bordo mavi (Civit mavisi ve idared yahudi kirmizisi gargat yapragimi), o da mi?

mavi jean neden mavi kot jean kot (kot Bok demek dışkı yani) inceleyiceleri icinmi bu, bok analizi yapanlar icinmi bu pantolon icinde civitmi var
ida red nedir Yahudi kirmizisi (Gargat yapragi rengi) brom maddesinin rengi yada KIZIL ELMA hikayesi
illuminati örgütü üylerinin bahcesinde gargat agaci vardir bordo renkli yapraklari olan agacmi judas baum
Muhammed tuzakmi kurdu bu örgüte? o agac onlari saklaycak diye? onlar o agaci dikdi evlerine artik nerde yahudi örgütü (:::) örgüt var bulabiliriz bugün herkes liste tutsun Dost kim düşman kim belli olsun, bu agac tam rengini aldi, o agac olan her ev de bir yahudi var, örgüte üyeligi olan, hemde azili kafir olabilir, amma iyi musavilerde belki inandi ve o agaca siginmişda olabilir, bunlari bulmak artik bu kadar kolay. muhammede, bu tuzak için coooookca teşekkürler .
judasbaum rengi budur

—oOo—
Diyorki bazi hocalar, zikir veya tesbihat, öyle mesela,elli kere dilden sübhanallah demek degildir, cünkü Allah kuranda “güneş ve ayda tesbih ediyor” diyor öyle olunca, tesbih bir fiildir, onlar dönerek tesbih ediyor, yine atomlarin elektronlari cekirdek etrafinda dönerek tesbih ediyorlar, yani zikir ve tesbih o zaman fiildir, gaal yani sözle dilden demek degildir diyorlar.
Peki öylemi
ne dedik zaman sözün gücünün anlaşildigi gün, ve öyle olunca, buna delilimiz, kuran, zikir ve tesbih ayetleri için, Allah başina “gul” kelimesi koymuş, ve “gul” demek “de ki, söyle ki” demekdir. eger zikir, dil ile tesbih edip zikretmek, söylemek olmasa idi, Allah “gul euzu birabbil felek” demezde “fa’al euzu birabbil felak” gibi birşeyler derdi, yani git Allaha sigin, yani faal olarak sigin, Allaha git ve direge sarilir gibi saril sigin derdi, halbuki, öyle demiyorda, “de ki: tan yerini agartan rabbe siginirim” de diyor. yani demek söylemek, ve bunlar kurandaki zikirlerdir, ve ve işde Raşidi Zikirleride, bunlardan özel secme zikir olan ayetlerdir. ve alimler bu zikiri Allahin isimlerini veya kelimelerini, cümlelerini, deneyerek, ne sonuc verdigini sinamişlardir. ve yahut kuranda bir peygamber böyle dedi de, bizde ona şöyle şöyle yaptik, yardım ettik, gibi bir aciklamasi olan, ayetlerdirki, yani peygamber dualari niyazlaridirki, işde onlar zikirdir, ve öyle olunca, bir bitkiyi, bir maddeyi eczaci, deneye test ederek, nelere iyi geldigini teşpit etmişdir, ve ilac olarak üretmişdir, ve böyle olunca, hasta olan birisi, o ilacda neler var, bir test eden demez, doktor, mütehassis hekim yazdiysa, güvenilir bir hekim yazdiysa, alir ve hemen kullanir. ve onu zaten eczacinin, o ilaci bildigi kadar bilmesine gerek yok. yine ben her bokdan cakarin amma, araba tamiratindan cakman, sadece aküsünü kontrol ederin, yagini degiştirebilirin, ve tekerleklerini degiştirebilirin, amma bir ariza olunca, onu müteassis olmuş bir tamirciye gider, arizasini tamir ettiririn, herkesin tamirci olmasina gerek yok, bir bölgede 3 – 5 tamirci olmasi, o ordaki insanlarin ihtiyacini karşilyabilir, cünkü herkes tamirci olursa, kim doktor olcak, kim eczaci olcak, degilmi, o yüzden alimlerde, zikir ehlide, zikirleri, eczacinin test ettigi ilaclar gibi test eder, ve onun gücü, neye tevafuk ediyor bilir, ve şu kadar cekince, şu hassalari ortaya cikiyor, bildigi buldugu için, bu zikirleride sofilerine, ögrenmeyi taleb eden isteklilerine, talim edip ögretebilir. ve bunlar “gul” ayetleri ile sabit olup, “de ki” denilen yani zikir ayetleridir. ve zikir vardir. ve bunu yukardaki japon bilim adami ve, bugün quantum fizigide buldu keşfetti, sözün bir gücü oldugu keşfedildi ve
muhammed dedi: Ömer (r.a) hadisi:

“Ameller niyetlere göredir”

yani hatta dile bile gelmemiş olan, niyetimiz, amellerimizi teşkil ediyormuş, yani öyle olunca, işde devreye quantum fizigi giriyor, duyular ve duygular, yani sesden bile ötesi de keşfedilmek üzre. ve zikir eger nakşilerdeki kalp ile olursa, işde onun enerjisi aynen duygular ve halis niyetler gibidir, eger Hz Ali efendimizin yolu olan, cehri ise, dil ile söyleyerek ise, bu sefer frekans bazinda olan bir enerjyi temsil eder, onuda işde o japon bilim adami zaten keşfetmiş, yani sözün gücü zamanindayiz, yani o Hz musanin duasi niyazi olan, duasindaki anlattigi “yefkahu gavli” zamani, sözün gücünün anlaşildigi zaman yani. ve zikir işde sözün gücüdür, ve Allah diyorki yasin suresinde “O ol dedi, oldu” öyleyse, öyle bir güc varki, bu sözde, Allah “kün” “ol” deyince olduran bir güc varmiş yani işde.

ve yine yukardaki sözlerimize atfen, yine bakara suresi, kuranin ikinci suresi, yeni senenin ikinci ayini temsil eder, ve öyle olunca, bakara veya inek, verimli hayvan, etinden sütünden,…. öyle olunca muhammede boga burcu diyorlar, yani muhamedin ömer oldugu hali ile, o dögüşken kavgadan yilmayan cesur boga olur, yani savaşci ruh, ve yine habil gibi biride yaratilmiş, savaş kavga sevmeyen bir cibillyat, “sen vursanda, ben vurman.” diyen bir zihniyet ve cibiliyattaki varliklar, ve aynen cuma namazi sadece cuma günü ve vaktinde kilindigi gibi, habilin yaratildigi bir gün ve ona tahsis edilmiş bir takvim var, o takvime uyan kimseler, habil tabiatli oluyor, ömer takvimine uyanlar, ömer tabiatli oluyor, ve buna astrologlar, burc ilmi diyorlar. ve onlar ise gökteki 12 gezegenin hareketleri ile sonuc verdigini tesbit etmişler, ve hani firinci amcanin börek pişirmeye ayirdig bir gün vardir, yahut hani ramazanda, ramazan pidesi pişirmek gibi işde, kainattada ömer gibi olcaklarin hamurunun bir takvimi ayi günü saati var, yine yezid gibi, firavun gibi olcaklarinda, bir günü, ayi saati var, işde safer için alimler, o ayde o sene dünyada olacak olan 320 000 bela iner, ve sonra, bütün seneye dagitilir diye yormuşlar, ve bu belalardan korunmak için, bizim raşidi zikirimize sonradan kattigimiz, baştaki calliigrapic resimde yazili olan ayetin zikir olan zikri, bir başka terkip ile, carşambalari cekmek o belalarin bize gelmesin engel olabilir belki demişler ve o zikir

BELALARIN 1. KAT SEMAYA İNDİĞİ AY”SAFER AYI”

(Efendimiz SAV bu ayda ölüm hastalığına tutulmuştur)
Safer ayında Levhi Mahfuz’dan birinci kat semaya 320.000 bela inmektedir. Bu belalar ve kazalar sene içine yayılmaktadır. Bir dahaki safer ayına kadar bu 320.000 beladan birinin size isabet etmesinden korunmak isterseniz, aşağıda tarif edilen namazları kılınız, tesbihatları yapınız. Aile efradınıza ve çevrenize de tavsiye ediniz. Bu namazları kılanların, bir dahaki sene aynı güne kadar (üzerine kat’i yazılmış yani ALLAH’ın Teâlâ’nın C.C., senin üzerinde gerçekleşmesine kesin hüküm verdiği kazalar müstesna) kazalardan korunacağı rivayeti vardır.

Safer ayının ilk ve son çarşamba gününün gecesinde, kılınacak namazdır;

peygamber Efendimiz (sav) safer ayının ilk çarşambası ve son çarşambası şu duayı 100 defa okumamızı tavsiye buyuruyorlar;

Ya dafial belaya idfa’annel belaya, fallahu hayrun hafizan ve huve erhamurrahimin. İnneke ala külli şey’in kadir.
Manası:Ey belaları defeden (Allah’ım)! Bizden belları uzak eyle. Allah (c.c) muhafa edenlerin en hayırlısı ve o merhametlilerin en merhametlisidir. O herşeye gücü yetendir.

Muharrem ayının bitişi Safer ayının başlangıcı neyi işaret ediyor.

Hemen başta belirtelim ki İslamiyette uğursuzluk yoktur. Böyle şeyler Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta vardır. Mesela Hıristiyanlar, “13” rakamının uğursuzluk getirdiğine inanırlar.
İmam­ı Gazali hazretleri, (Uğursuzluğa inanmak şeytandandır) buyuruyor. Eskiden, Arabistan’da yolculuğa çıkarken, bir kuş uçururlardı. Kuş sağa uçarsa, uğurlu sayıp, yola
devam ederler, sola uçarsa, uğursuz sayıp geri dönerlerdi. Hazret­i İkrime anlatır:

“Bir kuş ötüp geçtiğinde, oradakiler yorumda bulundular. İbni Abbas hazretleri de, (Hayra da, şerre de alamet değildir) buyurdu. Bir olayı hayra yormakta ise mahzur yoktur. Çünkü
Peygamber efendimiz, gördüğü şeyleri hayra yorardı. Hiçbir şeyi uğursuz saymazdı.” (İ. Ahmed)

Bir şeyi uğursuzluğa yormak uygun değil, ancak “Şu iş veya şu ev bana uğursuz geldi” gibi sözleri söylemekte mahzur yoktur. Hadis­i şeriflerde buyuruldu ki:
(Müslümanlıkta uğursuzluk [bir şeyi kötüye yorumlamak] yoktur.) [Mektubat­ı Rabbani 3/41]

—oOo—

cübbeli diyorki azab meleklerini görünce “ben nakşibendi halideye kolundanin” de, sana azab etmezler diyor, halbuki orda bir mecaz var, yani cübbeli o ahiretteki meleklerden bahsetmiyor bence, ve o azab melekleri dedigi mecazen tayyibin polisler, ve ve herhangi bir durumda onlarin azabina maruz kalirsaniz, deyinki : biz cübbeli cemaatiyiz deyin, onlar sizi birakir demek istiyor yani, herkes bunu ahiret meleklerine yordu, halbuki şimdi T Amcayi kicindan kicindan biraz menzil biraz cübbeli biraz mustaf islamoglu yönetiyor, ne oldu peki, feto yönetmeyince, bunlar yönetince durum degişdimi, yine degişen bişey yok, yine ayni zihniyet, atatürke düşman zihniyet, türke ve türkiyeye düsman olan zihniyet.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdugu rivayet ediliyor:

“…Yolun en faziletlisi Muhammed’in yoludur. En kötü iş ise sonradan icat edilenlerdir. Her bid’at dalalettir.”

Buhari İtisam 16

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in yine şöyle buyurdugu rivayet ediliyor:

“Hakikat şu ki kim benden sonra terk edilmiş bir sünnetimi ihya ederse, onunla amel eden herkesin ecri kadar o kimseye sevap verilir, hem de onların sevabından hiçbir şey eksilmeden. Kim de Allah’ın ve Rasulünün rızasına uygun düşmeyen bir dalalet bid’atı icad ederse onunla amel eden insanların günahları kadar o kimseye günah yükletilir, hem de günahlarından hiç bir şey eskitilmeden.”

Tirmizi, Müslim, Ebu Davud

peki bu hadislerin işiginda bu gün trafik kurallarini nasil aciklariz, yine medeni hukuk denilen yasalari, yine anayasayi nasil aciklariz, muhammed döneminde anayasa yokdu diye, TC. anayasasini yokmu saycaz, bidatmi saycaz , o günlerde araba icad olmamişdi diye, araba icat etmegi aynen bazi osmnlilarin, “tren gavur icadi, ben binmen” dedikleri gibi, bidatmi sayacagiz. gavur icadimi diyecegiz, ve araba icad edildi, arabalarin uyacagi trafik kurallari kondu. ve en son gelişme, tarfik lambaasi kondu kavşaklara, muhammed vaktinde, trafik lambasi yokdu diye, bunlara bidatmi diyecegiz yine. ve kirmizida durmak bidatmi, ugursuzlukmu addeticegiz, yahutta, yine yeşilde gecmek bidatmi, muhammed döneminde yeşilde gecmek yokdu, sonradan icad oldu, peki bunlarin hepsi sapiklikmi haaa, bu nasil hadisdir böyle, yeşilde gecmek kirmizida durmak bile, eger lamba trafikde yaniyorsa, o zaman kirmizi stop dur, yeşil gec, yoksa diskoda yanan sönen yeşil ile kirmizida, ne dur var, nede gec, degilmi? öyleyse yol bir muhammedin yoludurda yanliş bir rivayet, T amca köprü yaptik yol yaptik diye dingirdiyor, la n dan gil yolu sen icad etmedin, yol dünde vardi. istanbul köprüsü senden öncede vardi, sen yenisini yapinca ne oldu sanki, ve muhammeddende önce, isa vardi, isa yolu vardi, musa vardi, musa yolu vardi. eger onlarin yolu iptal olduysa, bunlar kiyamette kalkinca hangi yoldan gececekler o zaman, muhammedi degiller, onun kurallarina da uymadilar, onlar musevi idiler, o kurallara uydular, o zaman o yol iptal olmuş degil, mesala Afyondan istanbula yola cikinca, istersen eskişehir yolundan takip edip gidersin, istersende kütahya yolunu, hatta istersen Afyondan, Ankara ya gidersin, ankaradanda ucaga biner, istanbula gidersin degilmi, yani sen ankara ya gidince, ters tarafa gidince, ordan istanbul a yol gitmezmi sanirsin, yol Ankaradan istabula gitmiyecekde, Ankaralilar nasil gitcek istanbula o zaman degilmi? yani yollar, Allah a giden yollar , Allahin yarattiklarinin nefesleri sayisinca cokdur. yani, öyle yollar ne tükenmiş, nede kapanmişdir. dogru ve güzel bir fiil hiristiyanin elinden de cikmiş olsa bile, eger dogru ve güzelse, oda şeriattir nitekim TC nin kullandigi medeni hukuk yasalari franzsizlarin koydugu yasalardan alinti, ve trafik kurallarinida yine arabayi icad edenlerin koydugu gibi, onlar koydu diye biz, başka kuralmi bulacagiz trafige, bizde mavide gecelimmi diyecegiz, yine tirnak hadisindeki ve aşura orucundaki gibi onlara muhalefet olsun diye, bizde kendi trafik renklerimizi mi koyacagiz, o zaman işde almanyaya gitdin, ezan almanca okunuyorsa, ingiltereye gitdin ingilizce olur, sen ingilizce bilmiyorsan, ezan okundugunu bilmezsin, hele birde pop şarki gibi ezen okurlarsa, yahutta birde yaninda mozart piyanosu ile eşlik ederlerse ezani bilemez, o zman hepten sapitirsin.öyleyse, hakikat her zaman hak olandir. dogru olandir. dogruyu Allah, dilerse bir mecusidende söyletebilir, ve bizim bir sözümüz vardir :” herkesi her lafi dinlerim, herşeyi izlerim, bundan kasdim, o söyleyen anlatan mecuside olsa, hatta bir diken bile olsa, kasdim ondaki bali almakdir.” dedik öyle olunca Allah dikenin icinede bir damla bal koymuş olabilir, onu ancak o istidatta olan birisi alabilir. yoksa işde böyle o mecusi bu alevi der gecer insan .
Hz Ali o yüzden “ilmi, çinde olsa da, gidip alin.” buyurdu.
Güzellik heryerde aynidir, hak söz ve fiilde, muhamedden binlerce sonra da ortaya cikabilir,
ve o yüzden muhamed veda hutbesinde dedi :

“Burda olanlar olmayanlara anlatsin, olaki onlar, burdakilerden daha iyi anlayabilirler.”

dedi ve bir sözü anlamaya yorum getirmenin önemini vurguladi, senin yorumun, benim yorumum, yani işde bu yahudi meselesini ben böyle yorumladim, o olaylarr öyle cereyan edince, benim beynimde böyle bir lamba yandi, ve ben onu sizlerede aktardim, amma sende başka bir işik ve yorum aydinlanmiş olabilir elbet, bunlar yoruma acik konulardir.

Mehmet Akif demişki “incitme yazikdir atani, düşün altinda binlerce kefensiz yatani.” ve ben bunu düne kadar yorumlamamişdim, sadece dinlemiş gecmişdim, ve şehditler onlar diye yormuşdum, birkac gün önce acele ile evimin bahce kapisindan cikdim, ve acele ile yere bakmamişim, ve yerde ciplanmiş yatan sümüklü böcegi görmemişim ve vicciragini cikarip ezmişim, geri eve geldim, birde baksamki sümüklü böcek ezmesi var, ve bu işik yandi kafamda, yani kim o toprakda kefensiz yani ciplak yatanlar, sümüklü böceginin elbisesi yok, bazen ciplak kefensiz yürür, yine solucan kefensiz, yani ciplak, bir sözü söyleyene bak, birde söyletene bak, birde anliyanin sözüne bak, yani yorum farki azizim. ve dedikya kirmizi lamba trafikde yaninca “dur” yoksa evine kirmizi gece lambasi takinca, dur kaynaşma demek degil, yani bir olayin yorumu, o olay sende hakkal yakin derecesine ulaşinca aciga cikiyor, sen ondan uzakken, o sana yakin gelmiyor. ve o olaya kör bakiyon yani, ve “Şüphesiz Allah dehrdir” budur ve allah dehr dir zamandir, ve zaman insani erdirir azizim muhammed dogunca peygamber degildi kirk yaşinda peygamber oldu, amma oda peygamber oldukdan sonra gün gün erdi, nitekim elma elma dogar amma, önce cicek olur, sonra yumrucuk, sonra sulayinca meyva olur ve o güneşini alinca kizarir ve sonra tadi gelir, tadi gelmeyen bir elma bile, dişleri kamaştiran sasi bir tadi vardir. ve elma dogunca billah ermez, zaman ile erer, öyle olunca bizde, sizlerde, gün gün ermekdyiz, nereye eriyoz, hakkin ilim deryasindaki ucsuz bucaksiz ilimlerine eriyoz, ve hatta öyleki bazen dün duydugun bugün başka bir mana teşkil edebilir ve cünkü merdivenin alt basamagini terketmeyen üst basamaga cikamaz, önce alt basamagi terketcen, sonra üste basacan, yani öyle olunca dünü birakip gelecege yürümek lazimdir ve Atatürk istikbal göklerdedir dedi, yani gelecek göklerdedir dedi.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدتُّ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا

(Hz isa için) Ves selâmu aleyye yevme vulidtu ve yevme emûtu ve yevme ub’asu hayyâ.

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

“Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).”

Sadakallahul Aziym MERYEM Suresi 33. ayet

Hz. Yahya için

ا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً وَكَانَ تَقِيًّا وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا

Yâ yahyâ huzil kitâbe bi kuvvetin, ve âteynâhul hukme sabiyyâ. Ve hanânen min ledunnâ ve zekâten, ve kâne takıyyâ. Ve berren bi vâlideyhi ve lem yekun cebbâren asıyyâ. Ve selâmun aleyhi yevme vulide ve yevme yemûtu ve yevme yub’asu hayyâ.

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. (Hz. Yahya için) Ve doğduğu günde de ve öleceği günde de ve canlı olarak beas edileceği (yeniden diriltileceği) günde de ona selâm olsun.

Sadakallahul Aziym MERYEM Suresi 12-13-14-15. ayetler

ve evet bir sır dah vereyim, ve Allah kuranda, isa ve yahya için diyorki ” dogdugun güne öldügün güne ve yeniden dirilcegin güne selam olsun diyor” bu ayeti düne kadar böyle güzel yoramamişdim, dün işik yandi, ve gavur dediklerimiz marsa uydu yolladilar, yani biz, cok daha önce mars in zekeriyayi veya yahyayi ve onun uydusu durumundaki bir kaya parcasinin da yahyanin temsili oldugunu yazmişdik. ve eger onlar mars sistemini temsil ediyorsa ayni dünyamiz ve ay gibiler, ey bilim adamlari, marsda yeniden canlanma ve hayat olabilceginin müjdesi bu ayetler, eger başarabilirsek, “yahyanin dirildigi güne selam olsun” hadisesi gercek olur, ve marsda dünya gibi canli olur, yine isa venüs ve venüsde de aynen marsdaki gibi, daha ilerde yine canlandirilabilir demek olur işigi yandi bende yani bu ayetleri oraya bagladi bana gelen ilham ile beynim. Haydi gayret edip calişin, o güne varalim bakalim ey insanoglu, ey calişkan akilli bilim adamlari..

Biz Avusturyada 13 küsür sene taşcilik yaptik ve taşcilik demek, taşlari demir ile döve, döve delik delip, sonrada onlari hesapli parcalara ayirarak kayalari işe yarar hale getirmek demekdir. ve arapca taş Hacer demekdir Mekede öpülen o “Hacerül Esved” Kara Taş demek yani esved kara hacer taş ve bizler hacer dövenleriz schremsli taşcilar olarak, taşi demir ile dövüp delip adam ediyoruz ve demir şeytanin maddesi dedik. taş kalpli insanlara yararli faydali olayi ögretiyoruz, bir işe yarmasini ögretiyoruz ve dedik, ve yay burcu cok iyi niyetli ve özünden veren insaoglunun cok kolay kadirilani, ve öyle olunca ona vermemesini ögren dedik, ve günler geceye mevsim sonbahra yol alirken, akrep burcuna geldik, ve akrep işde yengec ile eş olup vermeninde iyi ve verimli olmaninda fazlasinin araz oldugunu anlayan, ve o yüzden insanlara faydali ve verimli olmayi terkedip onlara zarar verebilme derecesine cikan ve akrep ve ynegec yenmez icilmez ve o yüzden vermemesini becerebilen bir burc, amma onunda ondan gecmsi lazimki, terakki edebilsin, ve daha bir üste gecmesi için, onunda yine yay burcuna atlamasi ve evliya burclu bir horuz olmasi için, erkenci horuz ve israfil askeri olabilmesi için, işde gerektiginde verimli ve gerektigindede kazik atabilen ciftligini koruyabilen, biri yani horuz, ve eger evliya horuz olursa, yine “bir tane siyah kili olmayan, bembeyaz horuz olan eve, şeytan girmez.” dedi muhammed. neden o öyle, iyi ve verimli bir horuz, ve israfil askeri ki, sabah namazi bekcisi, sabahin bekcisi, ve sabahin askeri ki, dogdugu günden ölcegi güne kadar sabah namazi vakti uuyklamayan bir cibillyat, ve icine siyah enerji katmayan, ve beyaz enerji temsili beyaz horuz, yani

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ

lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm.

“O’nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz.”

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 255. ayetten pasaj

ayetine mazhar olan kimse ve namaz ona farz oldukdan sonra, bir vakit sabah namazi kacirmayan bir asker, ve öyle degilseniz bile, buna gayret eden bir askerimiz, sesi güzel bir müeezzin olur en azindan, ve onu dogurcak, anne tavukda, işde o daha anne karnina düşünce, besmele ile yiyip, besmele ile icecek, besmelesiz bir lokma yemiyecek, ve birde cocuk dogasiya, bir vakit sabah namazini kacirmadan, her sabah güneş dogasiya kadar, uyanik olcak. ve sabahin ilk fecrinde ayakda olan bir anne olcakki, böyle onu görünce şeytanin sokak degiştirdigi bir ömer cibillyatli, sabah askeri israfil veya rafael horuzu olsun. eger sabah namazlarini kacirirsa cilli horuz olur, ve en sonunda, horoz yerine tavuk olur, ve beyaz tavuk, sonra kacirdigi sabahlar adedince cili cogalir, ve cilli tavuk cibilliyatinda dogar, yay burcu mümin kadinlar demek olur, oglanlarda yay burcu evliyalar, israfil askeri horuz cibillyatli müminler demek olur, herkesin istidat ve yetenek meselesidir ciblliyati, ve demir şeytanin maddesi dedik, taşi demir deliyorda, demiri işlemek için demiri, ise yine bir başka demir deliyor, demiri demir kesiyor, sert demir deliyor. hart metal diyorlar onlara, yani almancasi “harta bursch” lar diyorlar sert erkekler diyorlar. yani lutiler lutilik ederken, Allah tatildemiydi diyecen, kim yartatti bu lutilik edenleri diyecegiz, babammi yaratti bunlari, bunlar kim o zaman, LUTi = Ho mo se x uel ilişki kuran demek. “Herkes kaderini yaşar yarim” hikayesi azizim yani.

Muhamed bir an mescitte otururken, ona bir işik geldi, ve dedi “hah işde şimdi, şeytan kicina kuyurugunu sokdu ve üredi dogurdu.” dedi yani kendi kendini tiken mahluk, varmi böyle bir cibilliyat? var Allah yaratmiş, erkek erkege cima haram, ayni cinsin ayni cinsle s e x yapmasi haram, amma lutiler erkek erkege tikiniyorlar, yani harta puştlar, yani kendi kendin tiken şeytan cinsi bunlar, o muhammedin dedigi hadisde gecen, kendi kendini tiken şeytan, yani erkek erkege s e x dmek kendi cinsini tiken demek. demirin demiri delmesi demek ayni cinsin … hani birileride diyordiki “çiviyi çiviye söktürürün ben.” öyle olmasa idi bunlar, ve Allah bunlari yaratmasa idi, böyle bir ahlak olmasa idi, ve böyle bir elementin yapisi dünyada olmasa idi, demiri nasil delecekdik peki, demiri ne ile kesecekdik, belki allah başka bir yöntem ve yasada koyabilirdi amma, ona da böyle bir tabiat yasasi koymuş, işde demir demiri deliyor, demirin sert olani, diger demiri deliyor, veya yine onu kesip adam ediyor. hani bunu söyledik diye lutilik yasaldir, serbesttir demedik. lafi kicindan anlamayin amma, Allah, onlarida yaratirken, bunlarida hesap etmiş, bunu bilesiniz ve ayiplamayasiniz, neden diye vehimlere düşüp yadirgamayasiniz diye dedik.

Yeni sözümüz ve genel bir kural

“Her helal, helal olmayabilir, her haramda, bazı durumlarda, haram olmayabilir.” yani bunuda ögren ey insanoglu, yani birine aspirin veya aci biber, dokunup alerji yaparken, bir digerine fayda vren bir ilac ve yiyecek olabilir, degilmi? Asprin ne herkese faydalidir, nede herkese zararlidir demek gibi birşey yani.
yine ikinci sözümüz
“Uçmak için, yerçekimi yasasına karşı gelmen gerektiğini anladığın gün, (her haramda, bazı durumlarda, haram olmayabilir.) bu sözümüde anlayabilirsiniz.”

anladinizmi ah ma k deccal ve onun gibi avanak abdiler.


أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِن


”Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! ”


–oOo—

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da’vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

–OoO–

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 25 Ekim 2016 Salı

Original Kar © glan

Author: RasitTunca

Bir yanıt yazın