Eşi Muhammed,
Babası Harun,
Amcası Musa:
Safiyye bint Huyey (r.a.)
Allah Resûlü’nün Medine’ye hicretinin ardından şehrin eski sakinlerinden olan Yahudiler için yeni bir dönem başlamıştı. İslam Peygamberi ile yaptıkları Medine Sözleşmesi gereği artık onun önderliğinde Müslümanlarla birlikte yaşayacak ve şehri dış saldırılara karşı beraber savunacaklardı. Ne var ki Mekke’deki güvensiz ortamın ardından Hz. Peygamber’in Medine’de yeni ve huzurlu bir toplum inşa etme gayreti önce Yahudi kabilelerinden Kaynukaoğulları, sonra da Nadîroğulları tarafından suiistimal edildi. Nadîroğulları peygamberi öldürmeye teşebbüs edecek kadar hadlerini aştılar ve bu ihanetleri üzerine Hayber’e sürüldüler. Resûlullah’a karşı düşmanca faaliyetlerini orada da sürdürmekten çekinmeyen Nadîroğulları’nın hicretin altıncı yılında savaş hazırlıklarına başladıkları haberi geldi. Bunun üzerine zorlu bir kuşatmanın ardından sağlam kaleleri ve cesur savaşçılarıyla ünlü Hayber şehri fethedildi.
Hayber’in fethiyle birlikte Müslümanlar çok sayıda esir ve ganimet elde ettiler. Kabile reisi Huyey b. Ahtab’ın kızı Safiyye de esirler arasındaydı. Daha önce Nadîroğulları’nın ileri gelenlerinden Sellâm b. Mişkem ile evli olan Safiyye, ondan boşanınca şair Kinâne b. Rebî’ ile evlenmişti. Düğünleri Hayber’in fethinden birkaç gün önce yapılmıştı. Ne var ki savaşta eşi Kinâne’yi de kaybetti. Yahudilerle ilişkilerin düzelmesi ve İslam’ın daha iyi tanınıp yayılması amacıyla Allah Resûlü, kabilesinin soylu kadınlarından olan Safiyye’ye evlilik teklif etti. Ona İslam’ı anlattıktan sonra her şeye rağmen dininde kalmak isterse kendisini zorlamayacağını, ancak Allah ve Resûlü’nü tercih etmesi durumunda onu eş olarak kabul edeceğini söyledi. Hz. Peygamber’in nazik tutumu ve hoşgörü göstermesi Safiyye üzerinde oldukça tesir etti. Safiyye İslamiyet’i ve Resûlullah’a eş olmayı tercih etti. Bunun üzerine Allah Resûlü onu azat ettiğini, mehrinin de hürriyetine kavuşması olduğunu söyledi.
Verdiği önemli karar sayesinde müminlerin annesi olma saadetine nail olan Hz. Safiyye, bir Peygamber hanımı olmanın bilinciyle Müslümanlığı en güzel şekilde yaşamaya gayret ediyordu. Ancak onun Yahudi kökenli olması zaman zaman yüzüne vuruluyordu. Hz. Safiyye bir defasında Hz. Âişe ile Hz. Hafsa’nın kendisi hakkında söylediği sözleri duyunca çok üzülmüş ve bunu Resûlullah’a bildirmişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Sen de onlara ‘Siz ikiniz nasıl benden üstün olabilirsiniz? Benim kocam Muhammed, babam Harun, amcam ise Musa’dır.’ deseydin ya!” (Tirmizî, Menâkıb, 63) diyerek Hz. Safiyye’yi teselli etti ve kendisinin de peygamberler soyundan gelen ve peygamberin nikâhında olan bir kadın olarak övülmeye layık olduğuna dikkat çekti. Benzer bir olay da hac yolculuğu esnasında yaşanmıştı. Hz. Safiyye’nin devesi hastalanınca Allah Resûlü yanında bir devesi daha bulunan hanımı Zeyneb bint Cahş’tan fazla devesini Hz. Safiyye’ye vermesini istedi. Hz. Zeyneb “Şu yahudiye mi vereceğim?” diye karşılık verince Resûlullah öfkelendi ve iki-üç ay kadar Hz. Zeyneb’e küs kaldı. (Ebû Dâvûd, Sünnet, 3)
Allah Resûlü’nün hasta yatağında son günleriydi. Ondan ayrı kalacak olmanın endişesi ve hüznüyle hanımlarının hiçbiri yanından bir an olsun ayrılmak istemiyordu. Derken aralarından Hz. Safiyye “Keşke senin yerinde ben olsaydım.” sözleriyle üzüntüsünü dile getiriverdi. Ona inanmayan diğer hanımlar birbirlerine işaret ettiler. Durumu fark eden Resûlullah hanımlarını uyardı ve Hz. Safiyye’nin samimi davrandığını söyledi. (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 128)
Gerek Hz. Peygamber’in sağlığında gerekse vefatından sonra Yahudi kökenli oluşu gerekçesiyle çeşitli vesilelerle küçümsenen Hz. Safiyye İslam’ı tercih ederek müminlerin annelerinden biri olma şerefini kazandığında, Allah Resûlü’nün ifade ettiği üzere iyi ve samimi bir müslüman oldu. İsimleri ihanetle birlikte anılan babası ve kabilesinin aksine Resûlullah’a tam bir sadakat gösterdi. Daha sağlığında iken evini sadaka olarak bağışladı. Halifeliğinin son yıllarında baş gösteren fitne olayları sonucunda Hz. Osman’ı evinde hapsedip öldürecek kadar ileri giden isyancıların zulmüne göz yummadı. Bütün engellemelerine rağmen Hz. Osman’a su ve yiyecek ulaştırabilmek için samimiyetle çabaladı. (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 128) Akıllı, güzel, fazilet sahibi, yumuşak huylu, cesur ve cömert bir kadın olan Hz. Safiyye hicretin 50. (ya da 52.) senesinde Medine’de vefat etti ve Bakî mezarlığına defnedildi.
Kaynak :
Sahabe Hatıraları (Diyanet Yayinlari)
Hale ŞAHİN