Resûlullah’a En Çabuk Kavuşan
Kıymetli Validemiz:
Zeyneb bint Cahş (r.a.)
Allah Resûlü’nü kaybetmenin hüznüyle doluydu yürekler. Hane-i saadette de hüzün vardı. Aynı zamanda bir merak içindeydi müminlerin anneleri. “İçinizden bana en çabuk kavuşacak olanınız, kolu en uzun olanınızdır.” demişti Alemlerin Efendisi onlara hayattayken (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 101). Acaba kimi kastetmişti; içlerinden hangisi diğerlerinden daha önce kavuşacaktı o gül yüzlü nebiye? Resûlullah’ın kıymetli eşleri bu sorunun cevabını bulmak için, ne zaman bir araya gelseler duvar kenarında kollarının uzunluğunu ölçmeye koyuluyorlardı. Bu durum bir süre böyle devam etti. Zihinleri meşgul eden bu bilmece, Zeyneb bint Cahş’ın ölümüyle çözülüverdi. Boyu pek de uzun olmamakla birlikte cömertliği ve ihtiyaç sahiplerini görüp gözetmesiyle meşhur olan bu hanımın vefatıyla anlaşıldı ki, “kolu en uzun olan”, “en çok sadaka veren” demekti.
Zeynep bint Cahş, Allah Resûlü’nün halası Ümeyme’nin kızıydı. Hz. Peygamber onu, köleyken azat ederek evlat edindiği Zeyd b. Hârise ile evlendirmek istemişti. Toplum içerisinde saygın bir konumda olan Kureyş kabilesinin en seçkin ailelerinden birine mensup Zeyneb bint Cahş, bu teklife sıcak bakmasa da o sıralarda nazil olan “Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur.” (Ahzâb, 33/36) ayeti doğrultusunda Resûlullah’a karşı gelmek istememiş ve Zeyd (r.a.) ile evlenmeyi kabul etmişti. Cahiliye adetlerinde hür bir kişi, azat edilmiş bile olsa köle statüsünde olan biriyle evlenemezdi. Dolayısıyla bu evlilik, hür ve köle ayrımına odaklanmış cahiliye anlayışına darbe vuran önemli bir olaydı. Fakat zaman içerisinde iki genç arasında çıkan anlaşmazlıklar had safhaya vardı, Resûlullah’ın barış tavsiyeleri artık sonuç vermiyordu ve sonunda boşanma yoluna gidildi.
Resûlullah’ın takdiri karşısında kendi tercihinden vazgeçen, ancak bu birliktelikte huzur bulamayan Zeyneb bint Cahş’a müjde olacak haber, vahiyle geldi: “…Biz onu -Zeyneb’i- sana nikâhladık ki evlâtlıkları, kadınlarıyla ilişkilerini kestiğinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. (Ahzâb, 33/37). Bu ayetle Zeyd b. Hârise’den ayrılan Zeyneb (r.a.), Resûlullah’a eş olmakla kalmıyor, müminlerin anneleri arasında eşsiz bir konumu haiz oluyordu. Evlilikleri boyunca bu hususu dile getiren Zeyneb (r.a.), “Sizleri (Hz. Peygamber ile) kendi aileleriniz evlendirdi. Beni ise yedi kat göklerin ötesinden Yüce Allah evlendirdi.” sözleriyle Hz. Peygamber’in diğer eşlerine karşı övünürdü. (Buhârî, Tevhîd, 22) Zeyneb’in (r.a.) ilk evliliği gibi bu ikinci evliliği de inananlar için bir mesaj niteliğindeydi. Zira Yüce Allah, elçisine Zeyneb bint Cahş’ı nikahlayarak cahiliye toplumunda mevcut “evlatlıkların boşadığı hanımla evlenememe” adetini kaldırdığını ilan ediyordu.
İbadete düşkünlüğü ve hayır işlerindeki gayretiyle ön plana çıkan Zeyneb bint Cahş, Hz. Peygamber’in en sevdiği hanımlarındandı. Deri tabaklama, deri dikme ve boncuk dizme gibi işler yapar, kazandığı parayı Allah yolunda harcardı. Hz. Ömer’in halifeliği sırasında kendisine tahsis ettiği gelirin tamamını yoksullara dağıtmıştı. Resûlullah’ın diğer hanımları da onun bu yönünü takdir ederdi. Vefatının ardından Ümmü Seleme validemiz onun hakkında şöyle demişti: “Zeyneb, saliha bir hanımdı. Gece namazı kılar, çok oruç tutardı. Elişi yapar ve ondan elde ettiğinin hepsini yoksullara sadaka olarak dağıtırdı.” (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 82). Onun vefat haberini alan Hz. Âişe ise üzüntüsünü şu sözlerle dile getirmişti: “Övgüye lâyık, ibadetine düşkün, yetim ve dulların sığınağı gitti.” (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 87) Bu güzel özellikleriyle Resûlullah’ın nazarında özel bir yeri olan Zeyneb validemiz, vefatından sonra da ona en çabuk kavuşan eşi oldu.
Kaynak :
Sahabe Hatıraları (Diyanet Yayinlari)
Elif ERDEM