Telefon Hakkında Bilgiler

Telefon Hakkında Bilgiler

Telefon, birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve düzenekler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme aygıtıdır. Telefonun çalışmasında ana ilke ağızdan çıkan ses dalgalarının önce elektrik sinyallerine çevrilmesi ve bu sinyallerin çeşitli gönderme yöntemleriyle uzağa iletilmesinden sonra, bu defa da elektrik sinyallerinin yeniden kulakla duyulabilecek ses dalgalarına çevrilmesidir.[1]

Bir telefonun temel unsurları, konuşmak için bir mikrofon (verici) ve bir kulaklıktır (alıcı). Alıcı ve verici genellikle konuşma sırasında kulağa ve ağza doğru tutulan bir ahizenin içine yerleştirilmiştir. Verici ses dalgalarını elektrik sinyallerine dönüştürür. Telefon çağrıları, en yaygın olarak, çağrı alıcısının telefonunun telekomünikasyon sistemindeki adresi olan bir telefon numarası’nı girmek için telefona yapıştırılmış bir tuş takımı veya kadran ile başlatılır, ancak telefonun erken tarihçesinde başka yöntemler de mevcuttu.

İlk telefonlar, bir müşterinin ofisinden veya evinden diğer bir müşterinin bulunduğu yere doğrudan birbirine bağlanıyordu. Sadece birkaç müşteri dışında pratik olmayan bu sistemler, hızla manuel olarak çalıştırılan merkezi konumdaki santrallerle değiştirildi. Bu santraller çok geçmeden birbirine bağlandı ve sonunda otomatikleştirilmiş, dünya çapında genel anahtarlamalı bir telefon ağı (PSTN) oluşturuldu. Daha fazla mobilite için, 20. yüzyılın ortalarında gemilerdeki ve otomobillerdeki mobil istasyonlar arasında iletim için çeşitli radyo sistemleri geliştirildi. Elde taşınan cep telefonları 1973’ten itibaren kişisel hizmet için kullanılmaya başlandı. Daha sonraki yıllarda analog hücresel sistemleri, daha fazla kapasiteye ve daha düşük maliyete sahip dijital ağlara dönüştü.[2]

İletişim hizmetlerinde yakınlaşma, cep telefonlarına, mobil bilgi işlem de dahil olmak üzere geniş bir yetenek yelpazesi sunmuş ve bugün dünyada en yaygın telefon türü olan akıllı telefonun ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Önce şehirlerde kurulan telefon şebekeleri daha sonra şehirler arası, uluslararası düzenekler durumuna dönüşmüş ve uydular aracılığıyla dünyanın her köşesinin birbiriyle iletişimi sağlanmıştır.

Etimoloji

Telefon sözcüğü Eski Yunanca Telos “Uzak” ve Phone “Ses” sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuştur. Türkçeye Fransızca telephone’den geçmiştir. Dilbilimci Nurullah Ataç telefon sözcüğüne Türkçe karşılık olarak uzak-konuşur sözcüğünü türetmiştir[3] ancak bu sözcük yerleşmemiştir.[4] Telefon için “alısün” ve “çınka” sözcükleri de Türkçe karşılık olarak önerilmiştir.[5]

İlk telefon

Konuşmaları açıkça aktaran ilk telefon aleti, Alexander Graham Bell ve Charles Sumner Tainter tarafından geliştiren radyofon isimli aygıttır. İki bilim insanı, bu aygıtla ilk başarılı denemeyi 15 Şubat 1880 günü gerçekleştirdiler. Verici Washington’da, 13. Cadde’deki Franklin Okulu’nun tepesine konmuştu. Tainter, ahizeyi eline alarak konuşmaya başladı: Bay Bell… Bay Bell… Beni duyabiliyorsanız lütfen pencerenin önüne gelip şapkanızı sallayın. Az sonra Bell, 14. Cadde’de bulunan laboratuvarının penceresine geldi. Elinde şapkası vardı. Bir an durdu, sonra şapkasını sallamaya başladı.[kaynak belirtilmeli]

Teknoloji

Telefon, ilk olarak telgraf sistemine benzer iki bağlantı üzerinden konuşulacak şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Çoğu defa bir bağlantı demir tel, diğer bağlantı toprak olduğu için yitimler fazla ve sesler karışık olarak işitiliyordu. Bakır alaşımlarının gelişmesiyle tel sayısı arttırıldı. Konuşma sayıları arttıkça bağlantılar yetişmemeye başladı. 1886 yılında tek devreden değişik frekanslarla ses gönderen bir aygıt (multiplex) kısa devresi yapıldı. Uzun hatlara konulan yükselticilerle kayıplar giderildi. 19. yüzyılın sonunda ankesörlü telefon’lar sunuldu.[6]

Telefonda en büyük adımlardan biri operatör kullanmaksızın yapılan otomatik konuşmalardır. 1891 yılında geliştirilen Strowger otomatik arayıcıyla araya operatör girmeden aboneler birbirine bağlanabilmiştir. Bu düzenek 1920 yılında Bell düzeneği olarak geliştirilmiştir. 18 Ekim 1892’de Chicago ve New York arasında ilk uzun telefon hattı açıldı. 1948 yılından sonra ise transistörün sahneye çıkmasıyla elektromanyetik röle sistemler yerini, elektronik devrelere bırakmıştır. Elektronik arayıcı sistem ilk olarak 1965 yılında ABD’de servise konulmuştur.[7]

Telefonda atılan diğer büyük adım da, uzak mesafe konuşmalarında yüksek frekanslı radyo yayınlarından yararlanılmasıdır. 150–300 km aralıklarla yer alan röle istasyonları konuşmaları koaks kablolardan ve havadan elektromanyetik yayın şeklinde iletmektedir. Frekans yükseldikçe tek bağlantı üzerinden konuşma kanal sayısı da yükselmektedir. Böyle bir sistemle iki röle istasyonu arasında aynı anda 3600 konuşma yapmak olasıdır.

Bu gelişmeyi uydular aracılığıyla yapılan konuşmalar izlemiştir.

Anakaralar arası telefon konuşmaları 1915 yılında başlamıştır. İlk konuşma Paris’le ABD’de Arlingon arasında yapılmıştır. Anakaralar arası telefon konuşmalarında güçlü radyo alıcı vericileri kullanılıyordu. İyonosferin etkisi konuşmaları zorlaştırdığı için sualtı kabloları kullanılmaya başlandı. İlk sualtı kablosuyla telefon görüşmeleri 1950 yılında Florida ile Havana arasında 185 km’lik uzaklıkta yapıldı. Sonuç doyurucu olduğu için 1956 yılında New York ile Londra arasına aynı düzenek kuruldu.

1930’larda zil ve indüksiyon bobinini masa seti ile birleştiren ve ayrı bir zil kutusu ihtiyacını ortadan kaldıran telefon setleri geliştirildi. 1930’larda pek çok alanda yaygın hale gelen döner kadranlı çevirmeli telefon’lar, müşteri tarafından aranılan hizmete olanak sağladı, ancak bazı manyeto sistemleri 1960’larda bile kaldı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, telefon ağları hızla genişledi ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki model 500 telefon gibi daha verimli telefon setleri, merkez ofislerin etrafında toplanan daha büyük yerel ağlar geliştirildi. Çığır açan yeni bir teknoloji ile 1963 yılında American Telephone & Telegraph Company (AT&T Corporation) tarafından tuşlu masaüstü telefon’lar piyasaya sürüldü.[8]

Uydu aracılığıyla anakaralar arası ilk telefon konuşmaları 1960 yılında başladı. Echo 1 isimli uyduyla ABD’nin doğu yakası ile batı yakası arasında telefon bağlantısı sağlanınca bunu Telstar I, Telstar 2 ve diğer uydular izledi. Bugün uyduların devreye girmesiyle gemi ya da uçaklarla otomatik telefon konuşması yapılabilmektedir. 1985 yılında uzay mekiği Discovery’nin yörüngeye koyduğu uydulardan biri aynı anda 20.000 konuşma yapabilmeye olanak verir. Sonrakı yıllarda VoIP, IP telefon, mobil telsiz telefon, kriptolu telefon, kablosuz telefon, radyotelefon, sabit telefon, tuşlu telefon, araç telefonu, uydu telefonu, cep telefonu, akıllı telefon, videotelefon, videofon gibi telefon türleri yaratıldı.

Türkiye’de ilk telefon

Türklerde ilk telefon Osmanlı Devleti’nde 1908 yılında uygulanmaya başlandı. Kadıköy ve Beyoğlu santralleri 1911 yılında hizmete açıldı. İlk otomatik telefon santrali Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün emriyle 1926 yılında Ankara’da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde de telefon santralleri kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan santraller aracılığıyla bütün iller arası telefon haberleşmesi böylece başlamış oldu. PTT’nin 1970’lerden sonra yaptığı çalışmalarla telefon, Türkiye’de geç olmakla beraber, süratle yayılmaya başladı.

Türkiye’nin milletlerarası telefon santrali İstanbul’daki Tahtakale Telefon Santralidir. Bu santralin diğer milletlerarası telefon santralleriyle irtibatı 1985 yılı itibarıyla altı yoldan olmaktadır. Bunlar:

    Edirne (Bulgaristan) hattı,
    İzmir (Yunanistan) hattı,
    Antalya (İtalya) hattı,
    İskenderun (Suriye) hattı,
    Diyarbakır (Irak) hattı,
    Ankara (Rusya) hattı.

Diyarbakır’dan Bağdat’la görüşecek bir abone önce Tahtakaleyle irtibat kurar daha sonra Diyarbakır radyo linkiyle Bağdat’a ulaşır. Türsat uyduları uzayda yerini aldıktan sonra bu istasyon kapatılmış ve uluslarası telefon görüşmeleri dijital olarak uydular üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Telefon Tekniği

Bir elektrik devresi üzerinden bir telefon konuşmasının yapılması sırasında meydana gelen olaylar şöylece sıralanabilir:

    Ses enerjisi mekanik enerjiye dönüşür.
    Mekanik enerji elektrik enerjisine dönüşür.
    Elektrik enerjisi nakledilir.
    Karşı tarafta elektrik enerjisi manyetik enerjiye dönüşür.
    Manyetik enerji mekanik enerjiye dönüşür.
    Mekanik enerji ses enerjisine dönüşür.

Elektrik titreşimlerinin iletkenlerdeki yayılma hızı esas titreşimlerinin havadaki yayılma hızından birkaç yüz bin kere daha fazla olduğundan (200.000-300.000 km/s mertebesinde) telefon ile konuşanlar, aradaki uzaklığa rağmen, karşı karşıya bulunuyorlarmış hissine sahiptirler. Telefon sistemi üç ana görev yapar. İki abone arasında konuşma irtibatını sağlar ve aboneler arasında çağırma, meşgul çevirme, ses sinyalleri üretir. Otomatik olmayan manyetolu telefonlarda bu işlemler elle yapılır.[9]

Bir telefon aletinde bulunan belli başlı parçalar şunlardır:

    Ses alıcı (mikrofon)
    Mikrofon akım kaynağı
    Ses verici (kulaklık)
    Çağırma ve çağrılma düzenleri
    Devre açıp kapayıcılar, (anahtarlar)
    Çağırma kadranı

Manuel ve otomatik santrallere bağlı telefon aletleri birbirinden farklıdır. Her birinde yukarıdaki parçaların bazıları bulunur. Telefonun ahizesi sesi elektrik enerjisine, elektrik enerjisini de sese çevirir. Otomatik telefon cihazında ahize kaldırıldığında devreyi açan bir anahtar ve ön tarafta numeratörü mevcuttur. Telefon ahizesi kaldırılınca telefonla santral arasında elektrik devresi kurulur. Ahizeden ton sesi duyulur. Numeratörden, mesela 6 rakamı çevrilince elektrik devresi altı defa açılıp kapanmış olur. Elektrik devresindeki açılıp kapanmalar sinyal olarak santralde devreler vasıtasıyla sayılır.[10]

Muhaberenin konuşma şeklinde olması şart değildir. Lokal santrallere konulan bilgisayarlar gönderilen sinyal cinsine göre seçim yaparak dağıtımı analog telefon, sayısal telefon, faksimile, teleks, televizyon bilgi işlem şekillerinde terminallere ulaştırır. Böylece telefon konuşmaları yanında televizyon, faksimil resim ve yazı, teleks, bilgisayar işlemleri de çok süratli ve kaliteli olarak yürütülür.

Muhabere hatları: Muhabere (haberleşme) imkânları çok çeşitlidir. Bunlar:
Teknoloji Âzamî
konuşma sayısı
İki telli analog radyo sinyal hattı 1
Anolog radyo röle link hattı 30
Sayısal radyo röle link hattı 1.920
Çok kollu koaksiyel kablo hattı 7.680
Fiberoptik kablo hattı 10.000 +
Muhabere uydular hattı 20.000 konuşma

İki telli konuşma devreleri uzak mesafelerde kayıplar çok arttığı ve kanal sayısı sınırlı olduğu için şehir içi dağıtım sistemi dışında kullanılmaz. Muhabere sistemleri radyo yayınlarından istifadeyle kapasite ve kalite yönünden çok gelişmiştir. Telefon konuşmaları hem doğrudan analog sinyal olarak hem de bu analog sinyalin sayısal sinyal haline çevrilmesinden sonra yayınlanarak yapılabilmektedir. Analog sinyal de yankı problemi ve sinyal gürültü seviyesi yüksek olduğu için terk edilmiş, sayısal sinyal sistemine geçilmiştir.

Sayısal sinyal sistemlerinde, analog sinyal dilimlere bölünerek düzgün palslara ayrılır. Bu palslar daha sonra kodlanarak verici anteninden ‘0’, ‘1’ sayısal yayın olarak gönderilir. Kodlanma işlemi her konuşma için ayrı ayrı yapılabildiği için bir antenden aynı anda binlerce sayıda konuşma palslar halinde yayınlanabilir. Alıcı telefon, istasyondan alınan bu binlerce yayın tekrar kod çözücüde çözümlenerek, audio sinyal haline çevrilerek santral mantık devresinden geçerek abonelere ulaşır. Kodlanmış palslar antenden yayınlanabildiği gibi koaksiyel kablolardan da gönderilebilir. Koaksiyel kablolarda kayıplar çok azalır. Koaksiyel kablo yerine bundan daha süratli yüksek kapasiteli ve kayıp oranı çok düşük optik fiber kablolar da kullanılabilir. Optik fiber sisteminde kodlanmış sayısal sinyaller optik sinyallere çevrilerek gönderilir. Karşı santralde optik sinyaller önce elektronik sinyallere daha sonra da odyo analog sinyale çevrilerek lokal santral mantık devresinden abonelere ulaştırılır.

İki telli muhabere sisteminde aynı anda bir konuşma yapılır. Halbuki pals kod modüleli sayısal radyo link muhabere sisteminde 30 kanal mevcuttur. Koaks kablolu sayısal radyo link muhabere sistemiyse en az saniyede 30 megabit bilgi gönderme kapasitesine sahip olup, 1920 kanallıdır. 1985 senesinde F. Almanya’da hizmete girmiş olan böyle bir sistem saniyede 565 mbit (Megabit) kapasiteye; bir başka ifadeyle aynı anda 7680 konuşma veya bilgi aktarmaya müsaittir. Fiberoptik sistemler 140 mbit/saniye ve daha yukarı kapasitede görev yapmaktadır. Fiberoptik (Optik fiber) muhabere sistemi kapasite yüksekliği, montaj kolaylığı, bakım istememesi, yüksek kaliteli bilgi göndermesiyle mevcut sistemlerin en mükemmelidir.[11]

Özet olarak telefon santrallarının isimleri şunlardır: Elektromekanik telefon santralı, elektronik telefon santralı, otomatik telefon santralı, şehirlerarası telefon santralı, transit telefon santralı, yarıelektronik telefon santralı, yarıotomatik telefon santralı, mahalli (yerel) telefon santralı… olmak üzere çeşitleri vardır (1994).

Telefonun tatbikatta sağladığı en büyük faydası muhaberenin süratli bir şekilde yapılmasıdır. Fiberoptik, koaksiyel kablo ve elektromanyetik yollarla uydulardan yansıtılarak yapılan telefon görüşmeleri dünyanın her köşesini birbirine bağlamıştır. Telefon sistemlerinin kanal kapasiteleri her geçen gün artmaktadır. Kanal sayısında artışlar telefonu daha da pratik bir hale sokmaktadır. Telekomünikasyon arasındaki önemli gelişmelerden biri de, telsiz telefonun ortaya çıkmasıdır. Kısa dalga radyo alıcı—vericilerin normal telefon sistemine bağlamasıyla hareket halinde telefonla konuşma imkânı ortaya çıkmıştır. Bu sistemle bölgeler arası kesintisiz bağlantı olduğu (www) gibi, çok uzun menzilli yolculuklar yapan bile istediği yeri anında arayabilir.[12]

Kaynak ve Dipnotlar

Wikipedia

Author: RasitTunca

Bir yanıt yazın