Allah’ın “ilmi isteyene, zenginliği istediğime veririm” Hadisine Yorumlar
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bir hadisine göre Allah’ın “ilmi isteyene, zenginliği istediğime veririm” dediği ifade edilir.
Bu hadiste olduğu gibi, Allah’ın zenginliği istediğine verdiğini
düşündüren bazı ayetler;
34-Sebe Suresi 36. Ayet
Kul inne rabbî yebsutur rızka limen yeşâu ve yakdiru ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
قُلْ إِنَّ رَبِّى يَبْسُطُ ٱلرِّزْقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقْدِرُ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Ey Muhammed, de ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
Sebe 36,
##################
30-Rûm Suresi 37. Ayet
EE ve lem yerev ennellâhe yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdir(yakdiru), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûn(yu’minûne).
أَوَلَمْ يَرَوْا۟ أَنَّ ٱللَّهَ يَبْسُطُ ٱلرِّزْقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقْدِرُ ۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Allah’ın, rızkı dilediğine bol verdiğini ve (dilediğine) kıstığını görmediler mi? Bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
Rum 37,
##############
39-Zümer Suresi 52. Ayet
E ve lem ya’lemû ennallâhe yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdir(yakdiru), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûn(yu’minûne).
أَوَلَمْ يَعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ يَبْسُطُ ٱلرِّزْقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقْدِرُ ۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Bilmediler mi ki, Allah rızkı dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
Zumer 52,
##############
29-Ankebût Suresi 62. Ayet
Allâhu yebsutur rızka li men yeşâu min ibâdihî ve yakdiru leh(lehu), innallâhe bi kulli şey’in alîm(alîmun).
ٱللَّهُ يَبْسُطُ ٱلرِّزْقَ لِمَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦ وَيَقْدِرُ لَهُۥٓ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ
Allah, kullarından dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Ankebut 62’dir.
##################
Bu hadise yorumlarin nedir
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Hadisi ve Zenginlik İle İlgili Ayetlerin Yorumlanması
“Allah’ın ilmi isteyene, zenginliği istediğine vermesi” şeklinde ifade edilen hadis, Allah’ın sonsuz kudreti ve rahmeti karşısında insanın çaresizliğini ve O’nun her şeye gücü yettiğini vurgulamaktadır. Bu hadis, zenginliğin Allah tarafından verildiğini ve kişinin kendi çabalarıyla elde ettiği her şeyin aslında Allah’ın bir lütfu olduğunu hatırlatır.
Belirtilen ayetler (Sebe 36, Rum 37, Zumer 52, Ankebut 62) de bu konuda benzer mesajlar vermektedir. Bu ayetlerde, Allah’ın rızkı genişlettiği, daralttığı, dilediği kimseye zenginlik verdiği ve dilediği kimseye fakirlik verdiği belirtilmektedir.
Bu hadis ve ayetlerin yorumları şu şekilde yapılabilir:
Allah’ın Mutlak Gücü: Bu ayet ve hadisler, Allah’ın her şeye gücü yeten, dilediğini veren ve dilediğini alan olduğunu gösterir. İnsanların zenginlik veya fakirlik gibi durumları, Allah’ın takdiriyle gerçekleşir.
İlmin Değeri: Hadiste “ilmi isteyene” ifadesi, ilmin önemini vurgulamaktadır. İlim, insanı Allah’a yaklaştıran, dünyada ve ahirette başarılı olmasını sağlayan en önemli hazinedir. Allah, ilmi isteyen kullarını daha da zenginleştirerek mükâfatlandırır.
Zenginliğin Görevi: Zenginlik, bir imtihan aracıdır. Allah, bazı kullarına zenginlik vererek onları imtihan eder. Zengin olan kişinin bu nimeti nasıl kullandığı, onun ahiretteki karşılığını belirler. Zenginlik, kibirlenmek, israf etmek veya başkalarına zulmetmek için bir araç olmamalıdır.
Fakirliğin Sabrı: Fakirlik de bir imtihan aracıdır. Allah, bazı kullarına fakirlik vererek onların sabrını sınar. Sabredenler, büyük bir mükafat alacaklardır.
Allah’a Güven: Bu ayet ve hadisler, insanların Allah’a güvenmesini ve O’nun takdirine razı olmasını öğütler. İnsanlar, ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, sonuçta her şey Allah’ın elindedir.
Bu hadis ve ayetlerden çıkarılacak bazı önemli dersler şunlardır:
Şükür: Allah’ın verdiği her türlü nimete şükretmek gerekir.
Sabır: Zorluklar karşısında sabırlı olmak ve Allah’a sığınmak gerekir.
İlim Peşinde Koşmak: İlim öğrenmeye önem vermek ve ilmi hayatın her alanına yansıtmak gerekir.
Zenginliği Doğru Kullanmak: Zenginlik, başkalarına yardım etmek ve hayır işleri yapmak için kullanılmalıdır.
Fakirliğe Sabretmek: Fakirlik durumunda sabırlı olmak ve Allah’a güvenmek gerekir.
Bir rivayete göre, Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Allah, malı sevdiği kimseye de sevmediği kimseye de verir. Fakat imanı yalnız sevdiği kimselere verir. Allah kime imanı vermişse mutlaka onu sevmiştir.”
(bk. Kenzu’l-Ummal, 2032).
Diğer bir rivayet ise şöyledir:
“Muhakkak ki Allah, dünyayı sevdiğine de sevmediğine de verir. Fakat dini yalnız sevdiklerine verir. Allah kime dini verdiyse mutlaka onu seviyor, demektir.”
(Mecmau’z-Zevaid, 1/53; Kenzu’l-Ummal, h. No: 43431)
Evet, ilim gibi, malı da isteyene verir. İstemediği hâlde verdiği de olur. İki âyet-i kerime meali:
(İsteyene âhiret nimetlerini, isteyene de dünya nimetlerini veririz.)
[Şura 20]
Men kâne yurîdu harsel âhireti nezid lehu fî harsih(harsihî), ve men kâne yurîdu harsed dunyâ nû’tihî minhâ ve mâ lehu fîl âhireti min nasîb(nasîbin).
مَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ ٱلْءَاخِرَةِ نَزِدْ لَهُۥ فِى حَرْثِهِۦ ۖ وَمَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ ٱلدُّنْيَا نُؤْتِهِۦ مِنْهَا وَمَا لَهُۥ فِى ٱلْءَاخِرَةِ مِن نَّصِيبٍ
Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur.
42-Şûra Suresi 20. Ayet
(Yalnız dünya için yaşamak, eğlenmek isteyenlerin çalışmalarının karşılığını, hiçbir şey esirgemeden [sağlık, mal, para, makam, şöhret gibi] bol bol veririz. Bunlara âhirette yalnız Cehennem ateşi vardır. Emekleri boşa gider.)
[Hud 15, 16]
Men kâne yurîdul hayâted dunyâ ve zînetehâ nuveffi ileyhim a´mâlehum fîhâ ve hum fîhâ lâ yubhasûn(yubhasûne).
مَن كَانَ يُرِيدُ ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا وَزِينَتَهَا نُوَفِّ إِلَيْهِمْ أَعْمَٰلَهُمْ فِيهَا وَهُمْ فِيهَا لَا يُبْخَسُونَ
Kim yalnız dünya hayatını ve onun zinetini isterse, biz onlara yaptıklarının karşılığını orada tastamam öderiz. Orada onlar bir eksikliğe uğratılmazlar.
11-Hûd Suresi 15. Ayet
Ulâikellezîne leyse lehum fil âhıreti illen nâr(nâru) ve habita mâ sanaû fîhâ ve bâtılun mâ kânû ya´melûn(ya´melûne).
أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَيْسَ لَهُمْ فِى ٱلْءَاخِرَةِ إِلَّا ٱلنَّارُ ۖ وَحَبِطَ مَا صَنَعُوا۟ فِيهَا وَبَٰطِلٌ مَّا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
İşte onlar, kendileri için âhirette ateşten başka bir şey olmayan kimselerdir. (Dünyada) yaptıkları şeyler, orada boşa gitmiştir. Zaten bütün yapmakta oldukları da boş şeylerdir.
11-Hûd Suresi 16. Ayet
İstemek, sebebe yapışmak, yani çalışmak gerekir. Allahü teâlâ, dünya nimetlerine ve âhiret nimetlerine kavuşmak için çalışanlara, dilediklerini vereceğini vâdediyor. (Müslüman olmasa da, dünya nimetlerini çalışan herkese veririm) buyuruyor. O hâlde, ilim olsun, mal olsun, çalışan karşılığına kavuşur. Fetih sûresinin son âyet-i kerimesinde, Allahü teâlâ, inanıp iyi işler yapanlara büyük mükâfat vereceğini bildiriyor. Bir kimse, bilerek istemediği hâlde, ona hidayet verebilir, mal verebilir, makam verebilir. Allahü teâlânın (Her isteyene veririm) buyurması adalettir. (İstediğime veririm) buyurması da ihsandır.
Sonuç olarak, Allah’ın zenginliği istediğine vermesi, O’nun sonsuz kudreti ve rahmetinin bir tecellisidir. Bu durum, insanın kendi çabalarının yanı sıra Allah’ın takdirine de inanması gerektiğini gösterir. İnsanlar, hem dünya hayatında hem de ahirette mutlu olmak için Allah’a güvenmeli, O’nun emirlerine uymalı ve O’nun razı olduğu şekilde yaşamalıdırlar.
53-Necm Suresi 39. Ayet
Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ.
وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَٰنِ إِلَّا مَا سَعَىٰ
İnsan için ancak çalıştığı vardır.
Necm Suresi 39
“İlmi isteyene, zenginliği istediğime veririm” Hadisi ve “İnsan Ancak Kazandığı Vardır” Ayetinin Uyumsuzluğu Sorunu
Sorunuz, İslam inancı içerisinde sıkça tartışılan bir konuya değinmektedir. İlk bakışta zıt gibi görünen bu iki ifade arasındaki görünür çelişki, aslında daha derin bir anlam taşımaktadır.
Hadisin Anlamı:
“İlmi isteyene, zenginliği istediğime veririm” hadisi, Allah’ın sonsuz kudreti ve rahmetinin bir yansımasıdır. Bu hadis, Allah’ın ilmi isteyen kullarına hem dünya hem de ahiret saadeti için gereken her türlü imkanı sunacağını ifade eder. Burada “zenginlik”, sadece maddi zenginlik değil, aynı zamanda ilim, sağlık, mutluluk gibi manevi zenginlikleri de kapsar.
Ayetin Anlamı:
“İnsan ancak kazandığı vardır” ayeti ise, insanın yaptıklarının karşılığını göreceğini ve Allah’ın kimseyi haksız yere cezalandırmayacağını ifade eder. Bu ayet, insanın kendi çabalarının önemini vurgulayarak, kişinin hayatındaki başarı ve başarısızlıkların kendi eylemlerinin bir sonucu olduğunu belirtir.
Görünürdeki Çelişkinin Çözümü:
Bu iki ifade arasındaki görünür çelişki, aslında iki farklı gerçeği ifade etmektedir:
Allah’ın Mutlak Gücü: Allah, her şeye gücü yetendir. O, dilediği kuluna dilediği şeyi verir. Zenginlik, sağlık, başarı gibi nimetler Allah’ın bir lütfudur.
İnsanın Sorumluluğu: İnsan, kendi yaptığı işlerin karşılığını görür. Allah, insanın çabasını boşa çıkarmaz.
Bu iki gerçek birbiriyle çelişmez, aksine birbirini tamamlar. Allah, insanlara özgür irade vermiştir ve onlar kendi seçimleri doğrultusunda hareket ederler. Ancak, sonuçta her şey Allah’ın takdirindedir.
Özetle:
Hadis: Allah’ın ilmi isteyenlere verdiği nimetleri vurgular ve O’nun sonsuz kudretini hatırlatır.
Ayet: İnsanın kendi çabalarının önemini vurgular ve Allah’ın adaletini gösterir.
Bu iki ifadeyi birlikte değerlendirdiğimizde, şunları söyleyebiliriz:
İnsan, Allah’ın verdiği akıl ve yetenekleri kullanarak çalışmalı, çaba göstermeli ve ilmi öğrenmelidir.
Allah, insanın bu çabalarını karşılıksız bırakmaz ve ona başarı nasip eder.
Ancak, nihai başarı Allah’ın takdiri ile gerçekleşir.
Sonuç olarak, bu iki ifade, İslam inancının temel ilkelerinden olan Allah’ın birliği, insanın özgür iradesi ve kader inancıyla uyumludur. İnsan, hem kendi çabalarına güvenmeli hem de Allah’a dayanmalı, O’nun takdirine razı olmalıdır.
Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi almak için bir İslam alimine danışabilirsiniz.
Ek Notlar:
Zenginlik: Bu hadiste bahsedilen zenginlik sadece maddi zenginlik değil, aynı zamanda manevi zenginlikleri de kapsar. İlim, sağlık, mutluluk gibi değerler de birer zenginliktir.
Kader: İslam’da kader, Allah’ın her şeyi önceden bilmesi ve takdir etmesi anlamına gelir. Ancak bu, insanın özgür iradesini ortadan kaldırmaz. İnsan, kendi seçimlerini yapar ve bu seçimlerin sonuçlarından sorumludur.
Çaba ve Dua: İnsan, hem dünya hayatında başarılı olmak hem de ahirette kurtuluş bulmak için çalışmalı, çaba göstermeli ve Allah’a dua etmelidir.
Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi almak için bir İslam alimine danışabilirsiniz.
Autor
Google Gemini ve Raşit Tunca