Hz. ALi Efendimizin isimlerinden Birisi Olan “HAYDAR-I KERAR” Ne Demektir?

Hz. ALi Efendimizin isimlerinden Birisi Olan “HAYDAR-I KERAR” Ne Demektir?

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in sevgili kızı Hz. Fâtıma kendi işini kendisi görürdü. Bundan hiç şikâyet etmezdi. Fakat el değirmeninde un öğütmek ona zor geliyordu. Hz. Ali de kuyudan su çekmekten yoruluyordu. Zaman zaman Medine’ye harp esirlerinin geldiğini, Peygamber Aleyhisselâm’ın da bunları bazı ihtiyaç sahiplerine hizmetçi olarak verdiğini görünce bir yardımcı da kendileri için istemeye karar verdiler. Bir gün Medine’ye yeni bir esirin geldiğini haber alan Hz. Fâtıma kalkıp babasının yanına gitti. Fakat onu evde bulamadı. Ziyaret maksadını Hz Âişe’ye anlatarak babası eve gelince ona dileğini açmasını rica etti. O gün Resûl-i Ekrem Efendimiz eve biraz geç geldi. Kızının isteğini öğrenince, vaktin geç olduğuna bakmadan kalkıp onun evine gitti. Hz. Ali ile Hz. Fâtıma henüz istirahate çekilmişlerdi ki, Peygamber Aleyhisselâm’ın içeri girmek için izin isteyen sesini duyunca hemen buyur ettiler. Resûlullah Efendimiz onların yataktan kalkmalarına bile izin vermeden aralarına gelip oturdu. Doğrudan meseleye girerek o gün gelen esiri kendilerine veremeyeceğini, onun parasıyla Mescid-i Nebevî’de yatıp kalkan fakir müslümanların ihtiyaçlarını temin edeceğini söyledi. Sonra da onlara ondan daha hayırlı olan zikiri ve Haydar Kılıcını Hz Ali ile Fatmaya Verir (33 lü tesbih 33 lü tabanca 33 lü 33 lü cop 33 lü kılıç zeker defalarca ca 33 lüsünü kafirlere sokup çıkaran adam) hadisimizdeki duayı tavsiye buyurdu ve bu duayı okumanın onlar için bir hizmetçiden daha hayırlı olacağını belirtti. Böylece dünya sıkıntılarının gelip geçici, âhiret hazırlığı yapmanın daha önemli olduğuna işaret buyurdu. Bizim Zikir tesbihimiz ondan 99 lu değil 2×33 ve ortada 2×17=34 lüdür, tesbihatın sırası biz Türklerin okuduğu gibidir, fakat tesbihdeki yeri sağda ve başta sübahanallah, sonda elhamdülillah ve ortdakiler ilede Allahuekber zikredilir.

Hz. Fatıma’nın (s.a) Tesbihatı

(Arapça: تسبيح الزهراء عليها السلام), “Allahu Ekber” zikrinin 34 kere, “el-Hamdulillah” ve “Subhanallah” zikirlerinin ise, 33 kere söylendiği zikirlerinin bütününe denir. Nakledilen rivayetlere göre bu zikri, Hz. Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.a) Hz. Fatıma’ya (s.a) öğretmiştir. Hadis kaynaklarında günlük farz namazların ardından söylenmesi önemle vurgulanmıştır.

Müslümanlar namazdan sonra bu 99 lu yahut 3 33 lü (34. Hz Ali) zikre devam ettikce o Kılıç ve Hz Ali Sağ ve dimdik ayaktadır unutma müslüman.
Hz. Ali o günden sonra bu zikri hiç ihmâl etmediğini söylerdi. Bunu duyan biri, Hz. Ali’ye, hayatındaki en önemli olaylardan biri olan Sıffîn Savaşı’nı hatırlatarak:

– Sıffîn gecesinde de mi okudun? diye sordu. Hz. Ali:

– Evet, Sıffîn gecesinde de okudum, diye cevap verdi (Müslim, Zikr 80).

İşte ashâb-ı kirâm böyleydi. Resûlullah Efendimiz’in kendilerine bu yöndeki tavsiyelerini bir ganimet kabul ederlerdi. Hayatlarını dua ve zikirlerle mânalandırmaya çalışırlardı.

Hadisin bazı rivayetlerinde bu üç zikirden birinin otuz dört defa söylenmesi tavsiye edilmiş ise de, her birinin otuz üçer defa söylenmesine dair rivayet daha fazla yaygınlık kazanmıştır.

Tesbihatı Söylemenin Şartları

Hz. Zehra (s.a) tesbihatını söylemenin şartları vardır:

İlk olarak sayısında eksiltme ve artırma yapılmamalıdır. Şöyle ki sıralama ve sayı şu şekilde olmalıdır: ilk olarak “Allahu Ekber” 34 defa söylenmeli, sonra “el-Hamdulillah” 33 defa ve son olarak 33 defa “Subhanallah” denmelidir. Dolayısıyla müstahap bir amel olsa bile, sayısında eksiltme ve azaltma olmadan olduğu gibi söylenmelidir.

İkinci olarak: zikir söylendiğinde kalp huzuruyla bir seyir izlenmelidir. Önce “Allahu Ekber” ile manevi bir seyir takınılmalı, ardından “el-Hamdulillah” ve “Subhanallah” ile başka bir manevi seyir.

Üçüncü olarak: Tesbih namazdan hemen sonra olmalıdır. Şöyle ki namaz bittikten sonra, insan duruşunu değiştirmeden ve farklı bir hale geçmeden söylemelidir. Başka bir ifadeyle, teşehhüt ve selamla namaz bitirilmeli ve başka bir şeye geçmeden Hz. Zehra’nın (s.a) tesbihini söylemelidir. Sayıların sırrı ve tesbih zikrinin niteliğinin namaz bittikten hemen sonra olmasının, başka bir anda olmayan bir hesabı vardır. Bunun delili İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir rivayette geçmektedir. İmam (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kim farz namazlarda selam verdikten sonra, yerinden hareket etmeden Allah’ı “Fatıma tesbihi” ile tesbih ederse, Allah o kimseyi bağışlar. Tesbihe “Allahu Ekber” zikri ile başlamak gerekir.”

Dördüncü olarak: Hz. Zehra (s.a) tesbihinde muvalat (peş peşe gelmesi) şarttır. Şöyle ki zikirler ara verilmeden, kesintisiz olarak söylenmeli ve tesbih sırasında farklı şeylerin söylenmesi veya başka işlerle meşgul olunması, tesbihin arasına fasıla girmesine neden olur. Dolayısıyla bundan uzak durulmalı ve kaçınılmalıdır. Tesbihi birleşik ve ara vermeden söylemenin kendisine özgü sır ve şifresi vardır ki bu işin ehli onu bilmektedir. Nitekim Merhum Kuleyni (r.a) “Füru-u Kâfi” kitabında Muhammed b. Cafer’den şöyle rivayet etmektedir: “İmam Sadık (a.s) Hz. Fatıma tesbihini muttasıl ve aralıksız olarak söylemekte ve onu başka bir şeyle bölmemekteydi.”

Bu konuda internette şu makaleye de rastaldım ve alta ekledim

Haydar-ı Kerrar Ne Demek

Haydar-ı Kerrar Hz. Alinin en önemli vasıflarından birisidir. Kerrar, bir kelime olsa da, bir nitelik belirtilmek için Hz. Ali için kullanılmıştır. Kelime manası olarak ‘Tekrar Eden, tekrarlayan’ manasına gelir.

Geniş açarsak, Hz. Ali sürekli, geri adım atmadan, tekrar tekrar haklının yanında durmuştur. Yaşadığı tüm zamanlarda geri adım atmadan masum ve mazlumların yanında olmuş, kerelerce, yani defalarca haksızlıkla savaşmış olmasından dolayı ‘Haydar-ı Kerrar’ lakabını almıştır.

Haydar-ı Kerrar Manası

Haydar kelimesi ise ise üstün, cesur, yiğit, korkusuz anlamına gelir. Bütünlük içinde bakarsak Kerrar vasfının en üstünü gibi anlaşılabilir.

Haydar-ı Kerrar sıfatı da bir sıfat olarak Hz Ali’ye, bu vasıflarından dolayı Hz. Muhammed tarafından verilmiştir. birçok kaynakta Hz Muhammed Hayber Kalesinin fethinin son günü beyaz sancağı Hz Ali’ye vermiş ona bir zırh giydirmiş ve “”Allah, sana fetih nasip edinceye kadar savaş. Sakın arkana dönme.” Diye emretmiştir. Hz Ali bu sözün üzerine Hayber Kalesinin fethini gerçekleştirmiştir. Daha önce sancağı alarak kaleyi fethe giden ancak fethedemeden geri dönenler çok olduğu için bu fetihten sonra Hz Ali’ye “ Haydar-ı Kerrar ” denmiştir.

Bir Karoglan Başağaçlı Raşit Tunca Makalesi

Schrems, 04.06.2021

Author: RasitTunca

Bir yanıt yazın