Hasbünallahi Ve Nimel Vekil- Nimel Mevla Ve Nimen Nasir-Gufraneke Rabbena Ve ileykel Masir

Hasbünallahi Ve Nimel Vekil- Nimel Mevla Ve Nimen Nasir-Gufraneke Rabbena Ve ileykel Masir

“Hasbünallahu ve Nimel Vekil” ne demektir? Hasbünallahü ve Nimel Vekil’in anlamı nedir? Hasbünallahü ve Nimel Vekil ayeti hangi surede geçmektedir? Hasbünallahu ve Nimel Vekil’in fazileti, önemi, ilgili ayet ve hadisler…

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘in en kritik anlarda, Hz. İbrahim -aleyhisselâm-‘ın ateşe atılırken okuduğu “Hasbünallahü ve Nimel Vekil” duasıdır. Bu duanın sık sık okuması tavsiye olunmuştur.

Okunuşu: “Hasbünallahu ve Ni’mel Vekîl”

Anlamı: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir”

Not: “Hasbüyallahu ve Ni’mel Vekîl” demek “Allah bana yeter, O ne güzel vekildir” demektir.

Hasbünallahü ve Nimel Vekil (Allah Bize Yeter, O Ne Güzel Vekildir) Duası


“Hasbünallahi Ve Nimel Vekil- Nimel Mevla Ve Nimen Nasir-Gufraneke Rabbena Ve ileykel Masir”



حَسْبُنَا اللَّهُ وَ نِعْمَ الْوَ كِيلُ نِعْمَ اْلمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرَ غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ


Okunuşu: “Hasbünallahi Ve Nimel Vekil- Nimel Mevla Ve Nimen Nasir-Gufraneke Rabbena Ve ileykel Masir”


Anlamı: Allah bize yeter; o ne güzel vekildir, o ne güzel mevladır, o ne güzel yardımcıdır.

Rabbimiz! senden affını dileriz, zira dönüs, ancak Sana’dır.
Hasbünallahü ve Nimel Vekil ile İlgili Ayeti Kerime

“Bazı münâfık kişilerin müslümanlara ‘düşmanlarınız size hücum için hazırlandılar; aman onlardan sakının!’ demeleri, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve ‘Allah bize yeter, ne güzel vekildir O!’ dediler. Bunun üzerine onlara hiç bir zarar dokunmadan, Allah’ın nimet ve ikrâmlarıyla döndüler. Böylece Allah’ın rızâsına tâlip oldular. Allah büyük kerem sahibidir.” (Âl-i İmrân sûresi, 173-174)

Ayetle İlgili Açıklamalar

Rivâyetlere göre Küçük Bedir Gazvesi demek olan Bedr-i suğrâ’da Ebû Süfyân komutasındaki müşriklerle karşılaşmaya hazırlanan İslâm askerlerine bazı münâfıklar, Kureyş ve yandaşlarının büyük bir güç oluşturduklarını söyleyerek onları caydırmaya çalışmışlardı. Ne var ki bu haber, mü’minlerin Allah’a güvenlerini ve zafere olan inançlarını iyice pekiştirmiş ve kuvvetlendirmişti. “Allah bize yeter, düşmanın sayısı önemli değil!” şeklindeki teslimiyetleri Allah’ın rızâsını her şeyden önde tutmaları, en küçük bir sıkıntıya düşmeden başarılı olmalarını sağlamıştı. Zira Allah Teâlâ kendisine güvenenlerin güvenini asla boşa çıkarmaz.

Mü’minlerde bulunması gerekli olan, inançta tereddütsüzlük ve Allah’a sarsılmaz itimad, onların en büyük gücü ve başarılarının sırrıdır.

Hasbünallahü ve Nimel Vekil ile İlgili Hadis-i Şerif

Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

“Allah bize yeter, o ne güzel vekildir” sözünü, ateşe atıldığında İbrahim aleyhisselâm söylemiştir. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de bu sözü “Müşrikler size karşı toplandılar, başınızın çaresine bakınız!” dediklerinde söylemiştir. Nitekim bu haber müslümanların imanını arttırmıştı ve onlar hep birlikte “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir” demişlerdi.

Buhârî’nin Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan naklettiği bir başka rivayette Abdullah şöyle demiştir:

“Ateşe atıldığı zaman İbrahim aleyhisselâm’ın son sözü:

“Allah bana yeter, o ne güzel vekildir” demek olmuştur. (Buhârî, Tefsîrû sûre (3), 13)

Hadisle İlgili Açıklamalar

Büyük sahâbî Abdullah İbni Abbas’ın bu beyanlarından, tevekkülün en kısa ve kesin ifadesi olan “hasbünallahu ve ni’mel vekîl” sözünü Hz. İbrahim ve Hz. Peygamber (s.a.v)’in en kritik anlarda söylemiş olduklarını öğrenmekteyiz.

Hadiste söz konusu olan olayların ilki Hz. İbrahim’in, Nemrut tarafından mancınıkla ateşe atılmasıdır. İkincisi de İslâm tarihinde “Bedr-i suğra” (Küçük Bedir Savaşı) diye bilinen hadisedir. Her iki olaya da Kur’an-ı Kerim’de işaret buyurulmaktadır.

İbrahim aleyhisselâm’ın ateşe atılma olayı Kur’an-ı Kerîm’de tafsilatlı bir şekilde anlatılmaktadır [Enbiyâ sûresi (22), 51-70]. Ta baştan beri Allah’a tam bir güven içinde bulunan Hz. İbrahim en son anda, ateşe fırlatılırken de aynı itmi’nan ve güven ile “Allah bana yeter, ne güzel vekildir O!” teslimiyeti içinde sadece Allah’tan yardım beklediğini dile getiriyordu. Sonuç ise, gerçek tevekkülün akıllara hayret veren mutlu sonu idi: Kızgın ateşin serinlik veren bir ortama dönüşmesi… Çünkü Allah her şeye kâdirdir. Mesele O’na güvenmektedir.

Hz. Peygamber ile ilgili olaya ise Âl-i İmrân sûresinin 173. âyetinde işâret buyurulmaktadır. Uhud Savaşı’ndan sonra Ebû Süfyân, “Bir sene sonra Bedir’de buluşalım” demiş, Hz. Peygamber de “inşaallah” diye cevap vermişti. Vakit gelince Ebû Süfyân Mekke’li müşriklerden topladığı güçle Merru’z-zahran denilen yere kadar gelip ordugâh kurmuştu. Ancak kalbine düşen korku sonucu Mekke’ye geri dönmeye karar vermişti. Tam bu sırada Medine’ye gitmekte olan Nuaym İbni Mes’ud ve adamlarıyla karşılaştı. Henüz müslüman olmayan Nuaym’a;

– Al sana on deve! Medine’ye gittiğinde, büyük bir kuvvetle gelmişler, seni bekliyorlar, diye Muhammed’i korkut! demişti. Nuaym Medine’de Hz. Peygamber’i harb hazırlıkları içinde buldu. Ebû Süfyân’ın isteğini yerine getirerek:

– Ebû Süfyân, Mekkelileri toplayıp gelmiş, sizi bekliyor. Giderseniz hiçbiriniz geri dönemez! diye müslümanları korkutmak istedi. Başta Hz. Peygamber olmak üzere ashâb-ı kirâmın Allah’a iman ve güvenleri artmış ve “Allah bize yeter, ne güzel vekildir O!” demişler ve sözleşilen yere hareket etmişlerdi. Bedir mevkiine gelince düşmanın çoktan çekip gittiğini gördüler. Panayır süresinde orada kalıp ticaret yaptılar; sonra da Medine’ye döndüler.

İbn Abbas’ın bu rivayeti bir taraftan tevekkül ve yakîn’in, peygamberlerin hayatındaki yerini gösterirken, diğer taraftan onun fevkalâde yüksek bir seviye işi olduğuna dikkat çekmiş olmakta, bu seviyeyi kazanmaya teşvikte bulunmaktadır.

Evden Çıkarken Okunacak Dua:

Evden çıkarken en az üç def’a aşağıdak duânın okunması tavsiye olunmuştur.

Okunuşu:“Bismillahi, hasbiyallahu tevekkeltü alallah, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah.”

Anlamı: “Allah’ın adıyla! Allah’a tevekkül ettim. Allah’a dayanmaktan başka kudret ve kuvvet yoktur.” (Ebû Dâvud, Edeb, 102-103)

Author: RasitTunca

Bir yanıt yazın