Peygamberimizin Risalet Yolunda Yalnız Kalışı, ve Taif’deki Akrabalarını Ziyareti

Peygamberimizin Risalet Yolunda Yalnız Kalışı, ve Taif’deki Akrabalarını Ziyareti…

Bismillahirrahmenirrahim.

Peygamberimizin Risalet Döneminde, Mekke’liler O’na düşman kesilmişler, Peygamberliğini ve Dinimiz islami Kabul etmedikleri gibi, birde peygamberimizi bu davadan vazgeçirmek için, O’na ve O’na inanlara, Meke’de Yaşayacak yer bırakmazcasına, birde ambargo uyguluyorlardı. O’nu Mekke’den de kovmak istiyorlardı, aralarında görmek bile istemiyorlardı. Peygamerimizin ve ilk Müslümanların, bütün azıklarının da bittiği bir vakitte, Peygamberimiz Taif’deki akrablarından yardım umup, belki onlar O’na ve davasına sahip çıkıp, yardım ederler diye, Mekke’den iki gün uzaklıkta ki Taif’e yola çıkar. Onlara (Dayısı gile) varınca, Peygamber olduğunu, ve O’na sahip çıkıp, O’na ve arkadaşlarına, bu zor günlerinde destek çıkmalarını ister. Fakat umduğunu bulamaz, ve O’na derler ki: Bildiğım kadarıyla Dayısının büyük oğlu der ki:
“Mekke’ nin büyükleri dururken, Peygamberlik Abdülmüttalip’in öksüzüne mi kalmış”

diye güler ve, kendi çocuklarına ve Taif’in çocuklarına, O’nu taşlatarak Taif’den kovar, o sırada Peygamberimizin ayakları kan revan içinda kalır, ve Peygamberimiz Rabbimize feryad eder:

“Beni kimlerin eline bıraktın Rabbim” der.

Ve Cenabı Mevla Cebrail’e emreder “Habibimin kanı yere damlamadan yetiş, yere damlarsa yeri göğü yakarım” buyurur. Cebrail o güne kadar böyle hızla ve süratle yeryüzüne inmemiştir, aynı şimşek gibi yeryüzüne iner, ve kan yere damlamadan yetişir. Ve Rabbimiz Cebraile emretmiştir, O ne dilerse yap diye. Ve Hz. Cibril buyurur:
“Ya Rasulallah! iste (dile benden) şu iki kanadımla burayı gark edeyim” buyurur.
(Yani, eğer bunlara beddua edersen, şu iki kanadımla burayı gark ederim)
Peygamerimiz ise cevaben:
“Hayır, istemem, bilakis Ben, Allah’ın, bunların soyundan gelecek olan, iyi nesiller hatırına, O’nları ve bana yaptıklarını bağışlamasını arzu ederim. Halbuki bilmiyorlar, bilseler yapmazlar” buyurdu.

Peygamberimiz, oradan ayrılırken, yakınlardaki bir üzüm bağına sığındı. Bu arada, bağ sahiplerinin Hristiyan kölesi olan Addâs, Peygamberimize bir tabak üzüm getirdi. Peygamberimizin üzümü yemeye başlarken “Bismillâh” demesi Addâs’ın dikkatini çekince, konuşmaya başladılar. Ve Peygamber Efendimiz olayı Addas’a anlattı, Peygamber Efendimizin davranış ve konuşmalarından etkilenen Addâs, orada Müslümanlığı kabul etti.

Ve O’ndan (Addas r.a.) rivayetle bize ulaşan şu dauayı yaptı:

“Allahım! Beni göz açıp kapayıncaya kadar, hattâ ondan daha az bir zaman bile, nefsimin eline bırakma. Hatta, en yakın akrabamın eline bile bırakma”

Bu bir Karoglan Başağaçlı Raşit Tunca Makalesidir
Schrems, 07 Mart 2021 Pazar, saat 02:05

Author: RasitTunca

Bir yanıt yazın