Tasavvufdaki Nefsi Safiye Nedir?

Nefsi Safiye Nedir? Yakin Bilgisi Nedir? Örnekleriyle

(Kar©glanin 12 Nisan 2016 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

الم تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْحَكِيمِ هُدًى وَرَحْمَةً لِّلْمُحْسِنِينَ الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُم بِالْآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ أُوْلَئِكَ عَلَى هُدًى مِّن رَّبِّهِمْ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Sadakallahul Aziym LOKMAN Suresi 1. 2. 3. 4. ayet

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Elif lâm mîm. Tilke âyâtul kitâbil hakîm. Huden ve rahmeten lil muhsinîn. Ellezîne yukîmûnes salâte ve yu’tûnez zekâte ve hum bil âhırati hum yûkinûn.

Meali :

Elif lâm mîm. Yani Ayaktakiler e eğilenere ve oturanlara dır bu söz.
Bunlar, hakîm olan Karar mercii olan Kitab’ın yetleri’dir.
Bu öğütler ihsan makamında olanlar içindir. (Önüne gelen herkesin yapacağı şeyler değildir. Çünkü hakimin yapacağı şeyleri çöpçü yapamaz, çöpçülüğü de hakim olan yapamaz, Yine Çalgıcı olanın doktorluk yapması nasıl yanlışsa, Doktor alanında Çalgıcı olmaya kalkışması yine doğru olan değildir)
Ve Onlar, namazı ikame ederler (namaz kılarlar), ve zekâtı verirler. Ve onlar, ahireti yakinen bilirler.

Sadakallahul Aziym LOKMAN Suresi 1. 2. 3. 4. ayet

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Emanet zayi edildiğinde kıyametin kopmasını bekleyin. “Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?” denince, iş ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekleyin.buyurdu.

(Hadisi şerif)

“Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd”
“Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd”

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ

Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyekel yakîn.

Ve sana “Yakîn Bilgisi” gelinceye kadar , Allah a Kullukda Devam et.

Sadakallahul Aziym HİCR Suresi 99. ayet
isa efendimiz öyleki ona öyle bir yakin bilgise gelmişdiki, hangi şeyin, Hangi toprağın, Hangi bitkinin Cibilliyeti kimdir biliyordu. Çünkü o Toprak ona sesleniyordu ben falancıyım veya ben filancıyım diye, o toprağın Melekleri onunla konuşuyordu. Bu makama Hazreti Muhammed Mustafa ne zaman ayak bastı? Taaa ki Müşrikler onu yemeğe davet edip yemeğe yemek et yemeği idi ete zehir katıp onu öldürmeyi planladıkların da, fakat Hazreti Muhammed’in bundan habersiz olarak yemeği ağzına alasıya kadar o etin Melekleri konuşmadı, ağzına aldı biraz çiğnedi Et dile geldi ne dedi:
yeme beni ya resulallah ben zehirliyim.
peki bu yakin bilgisi ne olaki, işde o elementlerin sesini duyar olmak, element meleklerinin sesini duyar olan Makam-ı olan nefsi Safiye Makamı. Tasavvuftaki nefsin rütbelerinden safiye makamından bahsediyoruz ki, o kadar saf dereceye ulaşacaksin ki, saffet ve saafiyetin senin, elementlerin sesini duymaya kadar götürcek. Sen de o sesleri duyup ayırt edebilecek bir yakın bilgisi meydana gelecek.
İsa Efendimiz havarileri ile bir yere vardı yerden bir avuç toprak aldı Ben dedi ki bu Nuh Aleyhisselam’ın oğlunun mafsalı dedi. havariler Haydi dirilt de bakalım ya resulallah dediler.

Hazreti İsa “Rabbena atina min ledunke rahmeten ve heyyi’ lena min emrina raşeda” dedi.
Toprak canlandı kalktı ve onlarla konuştu e baktılar ki Hazreti İsa doğru söylüyor Havariler de Böylece Safiye makamına ulaştılar onlar da mevcudatın sesini duymaya başladılar.
İşte nefsi Safiye Makamı tek kendi tasarrufun ile gayretin ile o makama çıkarsın, ahutta Hazreti İsa örneği olduğu gibi o bakımdaki bir kimse seni o makama çıkarıverir.Işte yakin bilgisi böyledir. ilmel yakin bilgisi için Elinde Bir bilgi bir Burhan bir yazı olmalı ki o bilgiyi okuyup ilmen öğrenebilirsin. Yazılı bir metin bir bilgi olmadan onu bilip öğrenemezsin. Nitekim Tevrat taşlara yazılı olaraktan Rabbimizden inmiş olan kitap, Peki dünyada taşlardaki yazılar nerede var işte Orhun Yazıtları ve benzerleri Mısır’daki piramitlerdeki yazılar hepsi taşlardaki yazılar orada olunca dünyanın dört bir yanındaki taşlardaki yazılar olmaz mı yani yeryüzüne dağılmış vaziyette Tevrat nushaları bulunmakta. işte onlardaki bilgiyi okuyup öğrendiğimiz zaman ilmel yakin biliriz öğreniriz. Insanların yolu tahrip ettiklerini görünce Rabbimiz yöntemi nesh etmiş, Vahyin inmesini Ondan sonra o yol ile yapmamış. hala günümüzde bile insanlar Tevrat’ı Musa Aleyhisselam’ın dağa çıkıp kendisinin taşlara kazandığını iddia ediyorlar, işte Rabbimiz bunun yalanlandığını görünce O usulünü iptal etmiş. Kur’an-ı Kerim ise kainatta yazılıdır. Bu, Devede bir ayet, Bülbül de başka ayet, balıkta da başka ayet, Ahmet de başka ayet, Mehmet de başka Ayet şeklinde, kainatta ve yeryüzünde dağılmış vaziyettedir. Yine elma da başka ayet armutta başka domateste başka, hal böyle olunca işte domates veya elmanın göllerinin oynanmış olması işte o Hayat tarafta ise tevrattaki ayetin incil’de ise incildeki o ayetin veya Kur’an’da ise Kur’an’daki ayetin tahrif edildiğini göstermekte.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَسَلَامٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ
وَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ فَنُزُلٌ مِّنْ حَمِيمٍ
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ
إِنَّ هَذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِينِ

Fe selâmun leke min ashâbil yemîn.Ve emmâ in kâne minel mukezzibîned dâllîn. Fe nuzulun min hamîm. veya Ha ve mim . Ve tasliyetu cahîm.
İnne hâzâ le huve hakkul yakîn

Ey sağdaki!( ey iyler zümresi) Sana selam olsun!
(Dallin veya sol ve kötüler) Ama yalanlayıcı sapıklardan ise,
Ve onlar için alevli ateşe atılma vardır. su gibi kaynamak vardir.
veya asli vatani ateş olmak vardir, yani ateşden bir parca olmak vardir.
ve bunlar muhakkakki taddirilarak, hakkal yakin bilinir ve ögretilir.

V KIA Suresi 91. 92. 93. 94. 95. ayet

Nasıl ki bir dili öğrenme yöntemlerinden birisi mesela İngilizceyi daha kolay öğrenmek için ngiltere’de ve İngilizler ile konuştuğun zaman daha kolay öğrenirsin, yine Almanca böyle Türkçe böyle Fransızca böyle, hal böyle olunca elementlerin dilini öğrenmek içinde elementler ile çokça konuşan kimseler elementlerin bitkilerin hayvanların dilini öğrenmiş olur.
Mesela İngilizceyi hiç bilmeyen kimsenin yanında İngilizce konuşursa o anlamaz ki ona bir gürültü gibi bir şey tadı verir ne demek istiyor anlamaz işte Elementler ve bitkiler ve hayvanlar da kendi dilleriyle insanlarla Konuşurlar Fakat onların diri di anlayabilecek yetide olmayan kimseler onları ne Duyar ve da anlar Ancak bu his kuvvetlerinin yükselmesi sayesinde olur, ilk his kuvveti vicdanın sesini duymak ile başlar. Allah ki onların sesini duymayı herkese nasip etmemiş düşünün 1 santimetreküp Bir maddenin içinde binlerce o maddenin atomu var Her bir atomun aklı fikri diri var hepsi birbiriyle konuştuğu dışarıyla içeri ile konuştuğu zaman çıkan gürültüyü anlayabilir misiniz. işte onların sesini duysak ne kadar rahatsız oluruz. işte Allahu Teala bu makama çıkan kimselere özel olaraktan, Onların özel görevlilerinin sesini duymayı nasip eder ve, onları duyup anlamaya başlar o kimse. işde, Hz. isaya verilen yakinlik bilgisi, Onların sesini duyabilecek olan yakinlik bilgisi, yine Hz Muhammed’e verilen de buna Ha keza.

ve yine Allah, ibrahimi yakacak olan ateşe :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ

Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrâhîme.

“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.

ENBİYA Suresi 69. ayet

öyleyse, öyle bir yakinlik derecesi varki, ateşle suyla konuşabiliyorsun. ve Allah dediki

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ

Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyekel yakîn.

Ve sana “Yakîn Bilgisi” gelinceye kadar , Allah a Kullukda Devam et.
ve bu ilim, Hz ibrahime ögretilirken birinci defa sinandi, yatirdi ismaili kescek, Allah bicaga dur kesme dedi, bicak kesmiyor, kesemiyor, izinsiz kesemez, ve burda ögrenemedi. bu sefer manciniga bindirdiler ateşe atiyorlar, ordada ögrenemedi, Allah diyor “gulne..” , “biz dedikki ateşe” diyor, yani yine ibrahim ögrenmiş olsa, rabbimiz buyurcakki “ibrahim dediki ateşe” olcak amma, öyle demiyor, “biz dedikki” diyor, ibrahim yine bu elementleri duyabilcek, onlarla konuşabilcek yakin bilgisinden yoksun . ve ashabi kehfe öyle bir kelime ögrettiki rabbim, onlar 300 sene sonra kalkmak istediler, ve bu bir kelime ile oldu ve ve kuranda bunu, kehf suresinde nasil anlatiyor, o kelime hakkinda:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُل لَّوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِّكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا

Kul lev kânel bahru midâden li kelimâti rabbî le nefidel bahru kable en tenfede kelimâtu rabbî ve lev ci’nâ bi mislihî mededâ.

De ki: “Denizler, Rabbimin kelimeleri için (kelimelerini yazmak için) mürekkep olsaydı ve onun bir mislini daha imdada (yardıma) getirmiş olsaydık bile, Rabbimin kelimeleri bitmeden, denizler mutlaka tükenirdi.

KEHF Suresi 109. ayet

İşte bu ayetteki kerimeleri söylediğim zaman Ashab ı Kehf gibi 300 sene uyusan bile uykudan uyanır gibi kalkarsın bu hayatta hangi kelimede hangi frekansta gizli bilmiyoruz hangi tonda söylendiği zaman uykuda kileri 300 sene uyuyanları uyandırıyor. Hani uzayın filmlerinde gemi uzun yola Gideceği zaman geminin mürettebatı kapsüllere girip uyurlar bilmem kaç ışık yılı yolculuk ederler menzillerine varmadan Az önce uykudan uyandırıyorlar.İşte bu örnekte olduğu gibi ashab-ı Kehf 300 sene uyuduktan sonra uyanıyorlar Acaba onlar bir kapsülde miydi uzay yolculuğumu yapıyorlardı yahutta Zaman Yolcuları mıydı, bunlar hakkında geniş teferruata Sahip değiliz. Ama şu var ki işte onları uyandıran frekansın ayeti bu ayet. Her kim Akşam yatarken bu ayeti okuyup ardına Rabbim bu ayetin hatırına beni şu saatte kaldır derse Bi iznillah, o saatte, o frekansın Melekleri gelip( yani eshab-ı Kehf) ona gelip o nu kaldırır. ve Allah diyorki, biz ateşe dedikki “serin ol” haydi sende söyle bu kelimeyi ateşe, bende söyleyen, Ateş serin olup bizi yapmayacak mı bir bakalım. Ateş kimin sözüne itaat edecek bakalım eğer ben o makama çıkmadıysa benim ateşe serin oldu lan bir hüküm icra ettirmez, Sen de çıkmadı isen senin de bu ayet okuyup ateşe serin ol demen ateşte bir hüküm icra ettirmez, Fakat her kim bu makama çıktıysa Ateş melekleri ile konuşabilir onlarla Ahbap olup dost olmuştur Dost dostunu yakar mı, Dost dostunu yakmayacağı gibi, dostun sözüyle dostun dostunu da yakmaz Velhasıl kelam.
Işte Rufai Tarikatında olan kimseler zikir ayini yaparlarken kimisine Kılıç sokarlar kimisine şiş sokarlar ne Ağrı hisseder nede zarar görür, ki onlarda da bir tılsımlı ayet ve kelime vardır ki o ayeti o tarikatın Piri okuduğu zaman o tarikatın pirine itaat edip karşıdaki kimseye zarar vermez Kılıç ta zarar vermez, ateşte, şişte neden Çünkü o tarikatın Piri onlar ile of dolmuş onların sesini duyup itaat etmiştir benim dostlarını da onlar zarar vermez u sayede işte dediğimiz gibi tarikatın Piri o kimseleri Hazreti İsa’nın havarileri yükselttiği gibi bir anda nefsi Safiye makamına yükseltir imanın kuvvetini gösterir öğretir Öyle bir iman ki Ateş yakmaz Kılıç kesmez. Nitekim hadislerde bildirildiğine göre Deccal öyle bir kimse olacak ki ona silah ve kılıç işlemeyeceği rivayet edilmiş, İşte bizim bu açıklamamızdan sonra, yakın zaman içerisinde, Ben zannediyorum ki, bu tılsımları çözüp, kendisini O dereceye getirecek herhalde. padişahların tılsımlı gömlekleri da aynı bu sistem ile dir, ona dedim ya sen olmasan ama çıkmadın sen o gömleği de taşısam işe yaramaz ve ayeti de okusam işe yaramaz Ancak o makama çıkmam lazım yahutta çıkmış bir kimse elementlere emretmesi lazım. yahutta rica etmesi lazım ki öyle bir zarara uğramayasın.Yine deccal hakkında anlatılan bir olay da Bir genci ve altta bu gencin Mehdi olduğu rivayetleri de var Onu ikiye keseceği sonra tekrar dirilteceğiz Tanrı kim olduğunu soracağı, o genç kabul etmeyince tekrar keseceği tekrar dirilteceği yine soracağı, fakat 3 defasında o gencin omurilik kemiği bakır ve kurşun haline döneceği artık hiç çalan bir daha onu kesemeyeceği rivayetleri var, Bunlar gösteriyor ki o gencin ve nefsi Safiye makamından daha ileri olduğunu, elementlerin ve atomların kendilerini değiştirerekten onu koruyacağı bu hadisler ile anlatılmış olmakta. Ey Mehdi diye aday olanlar kendinizin ateşe kılıca elementlere söz geçirdiğini iddia ediyorsunuz Buyurun önden Haydi deccalın önüne çıkın ve oradan Sağ Salim çıktığında o zaman sizin Safiye makamda olduğunuza ölmek diye olduğunuza inanalım ki ateşe suya sözü geçen adam olduğumuzda inanalım Yoksa öyle arabadan inip uçağa binmekle ona buna hart hurt etmekle, çiçek böcek gezmekle Mehdi olunmaz, Ben asabi iddianın ateşe ve suya söz geçirin inanalım, ki biz dedik Bulutlara sözümüz geçiyor bizim hatırımıza yağmur yağıyor bizim hatırımıza güneş doğuyor Bu sadece bir örnek.
iş ehlinde güzel, doktorluk doktor bilgisi olanda güzel, sen hic tedavi olmak için veterinerin önüne yatar mısın, veteriner ki hayvan doktoru insan doktoru değil oha neden tedavisini bilir ameliyatına bilir, işte iş ehlinde güzel. Doktorluk öğrenen birisine Hadi bana köprü yap denir mi, İnan Süleyman Aleyhisselam’ın askerlerinden Asaf bin berhiya Belkıs’ın tahtını bir yerden bir yere getirecek tılsımlı kelimeleri biliyordu Acaba onlar kelime miydi yoksa 1 frekans mı ki her şeyin atomlardan dalgalardan frekanstan oluştuğu anlaşılmış ve kuantum bilgisi Bir nevi her şeyin frekans ve dalgadan oluştuğu anlaşıldı, Öyle olunca Dalgalara sözü geçen bir kimse, işte bir yerden bir yere ışınlanmayı keşfedebilir, veya bitkilere sözü geçen Lokman hayvanlara sözü geçen Süleyman gibi dalga ve frekansa sözü geçen kimsede, bir yerden bir yere Kendisi de gidebilir, isterse bir yerdeki bir şeyi, bir anda başka bir yere alıp götürebilir, işte Asaf bin Berhiya böyle bir kimse idi.Aynen Bir ordu komutanı gibi askere kalp Didim’e kalkması yat dediğimi yapması gibi seni elementlere komutan tayin ederlerse, işte sen Emredersin de elementlerde,Ordu örneğinde olduğu gibi yak deyince yakar, yakma dersen yakmaz yat dersen yatar, kalk dersen kalkar değil mi, Nitekim hazreti peygamber aleyhisselam da tuvalet yapacağın zaman ağaçları çağırırdı da araçlar kökleriyle ona doğru gelir Onun etrafını örterler gizlerler de onu tuvalet yaparken sonra hadi yerinize dönün dediği zaman da dönerlerdi yerlerine. ani Hz Muhammed Hazreti İsa gibi elementlere söz geçiren komutan idi. Halbuki hakkalyakin derecesindeki bir bilgi ateşin yaktığını uçağın kestiğini bazende suyun boğulduğunu bilmekle kalır, Halbuki buradan Ötesi Ateşim yakmaya bileceğini çelim Hazreti İsmail’i kesmediği gibi kesmeye bileceğini yine ateşin İbrahim’i yakmadı gibi yakmaya bileceğini de öğrenme dersi işte nefsi Safiye makamındadır yani yakın bilgisi iledir.
ondan daha üstün bir yakin bilgisi varki, işde ateşe serin ve selamet ol diyebilme derecesi, bicaga kesme diyebilme derecesi, ve o makama tasavvuf ehli,nefsi safiye diyor. neden bu ihsan makamı ndan önce gelmesine rağmen, amma ihsan makamından sonra anlatildi diyenler olacaktır, çünkü hakkal yakin olmadan önce, o ateşe yakma demek lazimdir yoksa, hakkal yakin bilince, ateşin içine düşünce ateşe yakma dersen, senin ya tamamini, yada yarini yakmış olur, öyle olunca, önce olmasina ragmen, sonda olan demekdir. ve vaktinden önce gelen demekdir, ve geçen hafta yazdik, bize füyuzat geldi, ve dedi ki “zararin neresinden donersen kardir” ve bunu ben hakkal yakin bilince degil, yani zarara ugradiktan sonra gelseydi, bana faydasi ne olacak ki zaten, o öyleki sen ateşe düşmeden önce gelen bir bilgidir, bir füyüzattir, ilimdir, bilgi ve SIRLI ayet ve kelimedir.
Komutan olmayan birinin emrine askerler itaat edip uymazlar degilmi , öyle olunca zamanin imami mehdiyi, yer gök ehli bilir, ve ona uyarlar amma insanlarin ahmaklari onuN imam ve komutan oldugunu bilmezler, insanlardan sadece seckin olanlar onu tanir bilirler, ve o yüzden o ağaca emretse agac itaat eder, ve su ya dese su itaat eder. amma işde kafir deccal anti uygulamasi yapiyor, ve tersine çeviriyor işde, ve öyle olunca “

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

ذْ أَوَى الْفِتْيَةُ إِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا آتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا

iz evâl fityetu ilâl kehfi fe kâlû rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi’ lenâ min emrinâ raşedâ(raşeden).

kehf ashabina dediler ki “Rabbinizden size Rahmet olarak Gelen Raşidin emriyle diriler olun .”

ve sen de bakalim bu kelimeleri ve birde ben diyen, o ayeti ölüler dirilecek mi? dirilmez, çünkü sen o raşid değilsin, sen o isa degilsinki dirilsin, ve komutan kimse elementler ona uyar itaat ederler. . velhasil kelam.

Ve element dili bilmek işde, ilk basamak da “ti ve anti” olarak başlar , yani israfil burusu “tatüüü veya taaa ve tiii veya tüüüü” veya horoz dili “ü’ üürü’ üüüüüü” ne demek peki bilen varmi, hangi dil bu, ne komut veriyor bu dil acaba diyen varmi, neden böyle ötüyor horuz demek yokmu? yine dolunay olunca kurtlar “wuuuuuuuuu” derler ne komut veriyor acaba, yani Allahin kelimelerini yazacak mürekkeb denizler dolusu olsa, onun kelimelerini yazıp bitiremez diyor, Rabbim. çünkü kedi dili, köpek dili, karinca dili, bakteri dili, ,iknek dili, aslan dili, fok baligi dili,…….. hangi birini yazcan, anlayacan, ingilizce bilen, birde kendi dilini bilen, iki dil biliyorum diye övünüyor,
lan ahmak,sen bilmezmisin

Allahin binlerce yarattigi hayvani, börtüsü böcegi elementi yapragi bitkisi agaci cekirdegi gezegenleri yildizlari,…..melekleri ceberrut, lahut alemindekiler varken, bunlara birbirleriyle anlasabilecegi birerde dil veren rabbinin üstünlüğünü unuturda, iki dile bilene üstünlük yüklüyorsun, ahmak insanoglu, sana kim öğretti bu dilleri. köpek köpek ceyi nereden öğrendi demek yokmu, kedi kedi dilini nerden öğrendi demek yokmu, bunun bir kitabı da okulu da yok, nerden öğreniyor bunlar demek yok mu ahmak insanoglu, “köpegi mi bu sene ilkokula gönderdim okumasini öğrendi” diyen varmi? köpek kendi dilini otomatik bilir, ama insan dilinide bilir, fakat konuşmaz sadece. “dab daba rab” ne demek acaba değil mi, yani musiki. yine mesela “şip şibidi şip” ne demek, yagmur ne diyor acaba diyen varmi. “kappudu kappudu kappudu kap” atin nali ne diyor acaba demek yokmu?
Hz. Yunus efendimiz, derviş yunus bu makama eren biri, ne diyor : “sordum sari cicege, annen baban varmıdır.” ” ne inilersin dertli dolap” . Hz isa ise, onun, o cicegin annesi kim? babasi kim bilen bir makam, bir üst makam. bu kimin cibilliyeti bilebilen bir makam. onu kim yiyecek de, onda lokma olacak, hücre olacak biliyor. ve öyle olunca, sen senin olacak lokmayi yiyebilir, nefesi alabilirsin. ve bagaya, dozere, tanka, takılacak vidayi, radyoya takamazsin azizim, olmaz olmaaaaz, ahmak olmak lazim 36 lik bir vidayi küçücük radyoya takmaya kalkmak delilik değilde ne o zaman, ey kafir deccal, sen senin olmayan makama eremezsin, o makam mehdinin ise, sen elli defa uğraş, senin olmaz. sen senin olan lokmaya nasipdar olabilirsin ancak ahmak, koca ahmak. sen bilmezmisin

ve mehdilik de öyle ismini mehdi koymakla, babasinin ismini abdullah koymakla, bilmem suriyede şamda namaz kılmakla olmaz.

O nu yerdekilerde bilir, göktekilerde bilirken, ey kendi bilmez, ahmak çakma mehdiler, yok olun şimdi, kaybolun şimdi, ahmaklar sürüsü, daha derviş yunus derecesini ermemiş birinin mehdiliğe kalkmasi ancak DANGILLIKDIR.

::::::

Hz. Haticenin ümmetin annesi olduğunu söylediğimiz için, bizi yine yalanci cikarmaya kalkanlar oldu, ve bunu bu hafta şu satırlarla anlatip ispat edip cevaplayacağız:

Herkesin bir cibilliyeti olan hayvan cinsinden sifati vardir, ve o hayvanın özelliklerinden taşir o kimse, ve hatçenin ümmetin annesi olmasi yani mesela karıncalarda bir tane anne vardır, anne karinca bütün karincalarin annesidir, tabiatta örnegi varmi var. yine arilar da aynidir durum. ve meryem’in, mehdinin yani isanin annesi olmasi, ve gelecekten gelen çocuğun annesi olmasi demek ise, yani bütün mehdi cocuklarinin annesi demek olur. ve yine meryem, fakir meryem, cocugunu, öyle saraylarda büyütmedi isa’yı, deneleri harmana götüren arabalardan dökülen bugday başaklarini toplayarak büyüttü. ey mehdi çocuklarının anneleri, öyle mehdiye bu çocuklara bakmıyorsun diye saray saltanat beklemeyin, yani ana karinca meryem, başak toplayarak büyütürse, isa ruhullah olmasina ragmen, Allahin en fakir kulu olan isa, Allah katinda en zenginlerden birisi, ve yine ali ağaoğlu ile özyılmazel konusu o nun bu konuyu yanlis anlayip, yanlış lansetmesi yüzünden, ve çok eşli hayvanlar belli, tek eşlilerde belli, ve süleyman aleyhisselamin 300 eşi olmasi, öyle belki sizin bildiginiz gibi degil, bir kadini alip boşarsan, istersen böyle 300 degil 3000 kadınla evlen boşan, varmi şeriata aykırı bir durum? yok. o zaman, onun 300 karisi olmasi, bir anda hareminde 300 kadin tutmuş olmayabilir degilmi? Bunun versiyonları çok, ve bir çiftlikte bir tane sağlam salma erkek at varsa, o bütün dişileri döllerki, ari diri ve soylu bir at soyu olsun diye değil mi? çünkü o at gerçek soydur, gercek erkektir, onun döllemesi, dogacak bütün yeni bebe atlarin ari diri irk at olmasi icindir degilmi?yine çiftlikte bir koc bütün ciftligin koyunlari döller damizlik koc odur çünkü ve böyle olunca karişik irk olmaz ari diri irk olur yine, ve böyle olunca tek eşli hayvanlarda bellidir ve onlarda tek eşliliği korurlar
ve tabiatta örnekleri var.
saf kelimesi nerede geçiyor mesela “saf kan at”, “saf ırk” safiye yani saf ırk demekdir, yani o makama ancak saf ırk olan kimseler ulaşabilir yani , hitler kendisini saf ırk sanıyordu ahmak. yani alman iti doberman saf ırk diyordu, yani ahmak dünyada bir doberman köpegi yok, ve herkes doberman köpegi olacak diye bir hukuk olmaz, herkez köpek olursa, kedi ne olacak, yahut balik ne olacak, kuş ne olacak, ve diğerlerini yok edip dünyayı tek irk yapma projesi, böyle ahmak birinin akli olabilir zaten, dangillarin başkmutani, onun ardindan gidenlerde zaten doppel dangil demek. yani dünyada at ayri bir soy, aslan ayri bir soy, kedi ayri bir soy, ve hepsi nin ari diri irki vardir, amma bozdular ve artik öyle bir ari ırk yok denecek kadar az, çünkü elma bozulunca oynanınca, nerde bulcan artik gercek elmayi, yok bir de, olanları da öldürüyorlar. tavuk gribi dediler, gercek tavuklari ithaf etridiler, ve herkese bozuk ırk tavuk sattilar, artik yokki gercek tavuk, kaldiysa bir kac bilinmeyen köyde kaldi belki, ve bu ayni sistem ile domates faytini bir düşürdüler, adam satsamda para etmiyor, kamyonlarca domates çöpe döküldü, ertesi senede ekmediler, domates tohumu kayboldu, sonra kendileri bozuk domates soyunu sürdüler piyasaya, artık gercek, ari diri domates kalmadi yani, ve böylece bunlar, isde itler ve hitler akli ile, bütün diger soylari bozdular, ve kendi soylarını, ari ırk kabul ettirmek için diğerini bozdular, ve onlar kendileri bu bozuklardan yemezler zaten, sen, ben ucuz diye alabilip yiyebiliyoz, kendileri iyisini yiyorlar, bunlarin sana ban yok onlardan ve işde mehdi bunlarin carkina comak sokan oluyor. öyle yapıyorlar fallanci, sirri ortaya koyuyor böyle yapıyorlar, onuda acikliyor ve onlarin işinede gelmiyor ve bize rakip sahte mehdiler icad etdi gavur.
amma sahteler aslina rucu ettirir senin yaptigin sahte domatesler, artik bizim gercek domates aramamız gerketigini ögretsyse senin o türetigin sahte mehdilerde , inslarin gercek mehdiyi arayip secmesini sebep olacaktir zaten. danke bu hizmetine bilmeden yaptığın hizmetin için.

Rabbim o ari diri soya ,saf soya, saf ırka, mehdi soyuna, muhammed soyuna yardım etsin ki, kafir decal ve irkiyla savaşinda guç kuvvet versin, onlari o kafirlere, galip getirsin, amin.

–oOo—

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da’vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

–OoO–

Author: RasitTunca

Bir yanıt yazın